MQ-9 Predator insansız hava aracının geliştiricisi General Atomics’in ABD Hükümet Verimliliği Bakanlığı’na liderlik eden Elon Musk’a yazdığı mektubu geçmişten günümüze değişen savaş konseptleri ve global pazarı yorumlayarak anlatmaya çalışacağız.
Geçmişten günümüze savaş konsepti
I. Dünya Savaşı’nda teknolojinin gelişmesi, endüstrileşmenin getirdiği seri üretim hatlarının kurulması ve lojistik imkanların artmasıyla uzak mesafelere techizatın ulaştırılmasının kolaylaşması üzerine, Alman Genelkurmay Başkanı Erich von Falkenhayn tarafından oluşturulan savaş stratejisi materialschlacht’ın (Türkçesi: Materyal/maddi savaş) tarihte önemli bir yeri olmuştur. Sadece I. Dünya Savaşı’nda 850 milyon el bombası üretilmiş, cepheye taşınmış ve kullanılmıştır. Bunu II. Dünya Savaşı’nda üretilen tank, uçak ve denizaltıların adetlerini incelediğimizde de rahatlıkla görmekteyiz.
Sadece Almanlar 500 üzerinde kayıtlı denizaltı üretmişken, bugün güçlü orduların denizaltı sayısı çift haneli sayıları geçmemektedir.
Takvim yaprakları günümüze yaklaştıkça, askeri teknoloji hedefin kesin bir şekilde imhasına daha çok önem vermeye başladı. Bu da hedefleme sistemlerinin, taşıyıcı platformların ve faydalı yüklerin hem kompleksleşmesine hem de fiyatının artmasına yol açtı. Artık üstünüze bir düşman savaş uçağı geliyorsa onu kesinlikle vurmanız gerekiyordu ve yüzlerce bombardıman uçağının kitlesel bombardıman yapması yerine tek uçağın kalkarak düşmanı kitlesel imhaya yönelik silah sistemiyle kesin bir şekilde vurabileceği bir konsept gelişiyordu. (Bkz. Hiroşima ve Nagasaki’ye atom bombası saldırıları)
Aynı zamanda Almanların üretim kapasitesinin düşmesi ve daha basit Sherman tankı gibi zırhlıların ABD tarafından çok yüksek adetlerde üretilebileceği kapasitelerin oluşturulması da II. Dünya Savaşı’ndan sonra savaş endüstrisinin izleyeceği yolu bir anlamda göstermişti.
General Atomics ve Elon Musk
İkinci kez Amerika Birleşik Devletleri (ABD) başkanı seçilen Donald Trump; kendisini seçim sürecinde birçok yönden destekleyen teknoloji milyarderi Elon Musk ve Vivek Ramaswamy’nin yeni kurulacak “Hükümet Verimliliği Bakanlığı”na liderlik edeceğini duyurması üzerine 30 yıldır faaliyet gösteren ve MQ-9 insansız hava araçlarının geliştiricisi General Atomics, Elon Musk’a bir mektup yazarak ABD bürokrasisinin reforma ihtiyaç duyduğunu ve MTCR Yasası’nın gözden geçirilmesini talep etti. Türkiye, Çin ve İsrail gibi ülkelerin dünyadaki insansız hava aracı satışlarının çok büyük bir yüzdesine sahip olduğunu da sözlerine ekledi.
MTCR ile alakalı “Kendilerine uygulanan MTCR sınırlamalarına tabi olmayan yabancı tedarikçilerin elde ettiği haksız pazar avantajlarına karşı koymalıyız.’’ diyen General Atomics ve güncel durumu inceleyeceğiz.
MTCR Nedir?
MTCR, The Missile Technology Control Regime’in kısaltılmış halidir; bu ifade Türkçeye Füze Teknolojisi Kontrol Rejimi olarak çevrilir. Kitle imha silahlarının (KİS) yayılma risklerini, bu tür silahlar için teslimat sistemlerine (insanlı uçaklar hariç) katkıda bulunabilecek mal ve teknolojilerin ihracatını kontrol ederek sınırlamayı amaçlayan bir sözleşmedir. En az 500 kg’lik bir yükü minimum 300 km menzile ulaştırabilen roketler ile insansız hava araçlarının ve bu tür sistemler için ekipman, yazılım ve teknolojinin yaygınlaştırılmasını engeller.
MTCR, 1987 yılında G-7 ülkeleri (Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya, İngiltere ve ABD) tarafından kuruldu.
Şu anda MTCR anlaşmasına imza atmış toplam 35 ülke bulunmaktadır ve bu anlaşma ülkelerin savunma sanayii satışlarını global pazarda dezavantajlı duruma düşürmektedir.
Savaş konsepti de reforma mı uğramakta?
Türkiye yüksek ekonomik maliyetlerle edindiği insansız hava araçlarını, bütçesini zorlamadan yüksek teknolojiye sahip etkin bir hava aracı geliştirerek koruma altına aldı. Lakin zamanla gördük ki global savaş konseptini tekrar değişmeye zorladı. Bugün görüyoruz ki yüksek teknoloji üretme kabiliyeti bulunmayan ve kuvvetli ekonomiye sahip olmayan ülkeler tarafından artık bu kritik hava araçları erişilebilir bir pazar. Hatta bazı Afrika ülkelerinin elindeki maliyeti düşük, operasyonel ana vurucu güç Türkiye menşeli şirketlere ait insansız hava araçlarından müteşekkil durumda.
Özellikle Baykar, global piyasanın kendi kategorisinde güvenilmez, çok pahalı, test edilmemiş veya operasyonel olarak kullanılmamış hava araçlarına nazaran, MTCR anlaşmasına tabi olmayan ve politik açıdan tarafsız bir tutum sergileyen Türkiye Cumhuriyeti’nde kuvvetli bir zemin buldu. Baykar, insansız hava araçlarının birçok farklı coğrafyada operasyonel olarak kullanılmasıyla da ünlendi.
Böylece hedefi kesin bir şekilde vurma konseptinde, daha ucuz şekilde bu görevi yerine getirecek sistemlerin yer aldığını görmekteyiz. Ukrayna-Rusya Savaşı’nda ucuz FPV drone sistemlerinin patlayıcı yüklenerek güdümlü füze sistemi gibi düşman personelleri, mevziler ve zırhlı araçların üzerindeki etkisini de gördük. Tabii bunu İran yapımı ucuz karadan havaya 358 füzesi (SA67) ile 2024 yılında sadece Yemen hava sahasında 9 adet MQ-9’un vurulması da takip etti.
Aslında General Atomics hem MTCR Yasası üzerinden İHA pazarının ABD tarafından değerlendirilmediği için ABD politikasına sitem ederken hem de Musk’ın roket teknolojinde yaptığı maliyeti düşük verimli roketlerine atıfta bulunarak ucuzlatılmış insansız hava araçlarına ihtiyaç olduğunu ima etmekte.
Gelinen bu noktada, pahalı hava araçlarının ucuz hava savunma sistemleriyle vurulması, bunların fiyatı yüzünden talebin düşmesi ve global pazarda bürokrasi ve MTCR Yasası yüzünden yer edinememesi ile beraber şirketin uzun vadede sıkıntı yaşayacağını anlamasından kaynaklı çözüm arayışı olduğu görülmekte.
Hazırlayan: Muhammed Mücahid Şamil GÜLBARAN
Airaks Teknoloji A.Ş. Kurucu ortak (İnsansız Hava Aracı ve Alt Sistemler Geliştiricisi)