Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı uhdesinde, TÜBİTAK MAM Kutup Araştırmaları Enstitüsü koordinasyonunda gerçekleştirilen 6. Ulusal Antarktika Bilim Seferi'ne katılan bilim insanları, yaptıkları araştırmalarda ve lojistik faaliyetlerinde dron teknolojisinen faydalandı.
14 milyon kilometrelik alanıyla "dünyanın 5. büyük kıtası" olan Antarktika’ya düzenlenen 6 sefere de katılan iki isimden biri de Ulusal Antarktika Bilim Seferi Lojistikten Sorumlu Sefer Lider Yardımcısı Özgün Oktar.
Gebze Teknik Üniversitesi (GTÜ) Teknopark bölgesinde yer alan Drone Park’ta çalışmaların sürdüren Özgün Oktar, Defensehere.com'a verdiği röportajda, Antarktika seferi ve dronların bu seferde kullanılması konusunda şunları söyledi:
“Tübitak MAM Araştırma Merkezi, Kutup Araştırma Merkezi’nin bir çalışanayım.
Son 6 yıldır, ülkemizin Cumhurbaşkanının himayelerinde ve şu an TÜBİTAK kutup araştırmaları koordinasyonunda sürdürdüğü Antarktika bilim seferlerinde görev aldım.
Temel görevlerimden bir tanesi aslında bölgedeki lojistik faaliyetlerin koordine edilmesi.
Bu yılda seferimizin lojistik faaliyetlerini sürdürürken bir yandan da seferimizdeki bilimsel çalışmalara devam ettik.
Bu yılki seferde çok önemli projelerimiz vardı aslında, bunlardan bazılarına baktığımız zaman iklim değişikliklerine ışık tutacak projelerdi, Antarktika’da bulunan buzulların kalınlıklarının ölçülmesi ve buradaki emniyetli bölgelerin belirlenmesi bir projemizdi.
Antarktika büyük bir coğrafya, Türkiye’nin yaklaşık 20 katı büyüklükte bir coğrafyadan bahsediyoruz.
Avrupa’dan daha büyük bir kıtadan bahsediyoruz ve kıtanın tamamı neredeyse buzlarla kaplı ve bu buzullar neredeyse milyon yıldır bu bölgedeler.
Tabi ki iklim değişikliği ile beraber biz bu buzulları her yıl kaybediyoruz.
Ve buzul dediğiz şey aslında akışkan mekanizma. Sabit bir kütle değil haliyle, hareketleri sırasında aralarında yarılmalar oluyor, belli bölgelerde tehlikeli sahalar oluşuyor.
Bu da insanların buzulların kalınlığını araştırırken bölgede insanların oraya ulaşmalarını engelliyor.”
Özgün Oktar, insansız hava araçlarının, dronların Antarktika gibi ilerlemenin zor ve riskli olduğu bölgelerde kullanılmasının işlerini oldukça kolaylaştırdığını belirtiyor:
“Günümüzde insansız hava teknolojileri bizim için de bir kurtarıcı oldu”
“Tabi günümüzde insansız hava teknolojileri bizim için de bir kurtarıcı oldu. Bu yıl çalışmalarımızda insansız hava araçlarıyla buzul kalınlığının tespiti çalışmamız vardı.
Araca bağlı bir yer radarıyla buzulların kalınlıklarını ölçtük ve buradaki iklim değişikliklerini her yıl ölçerek ortaya kıyacağız, hem de yürümek ulaşmak için tehlikeli bölgeleri ortaya çıkarmış olacağız.
Bu da bizim için hem emniyet açısından hem de bilimsel açısından çok önemli bir veri oluşturdu.
Peki buzullar niye önemli diye baktığımız zaman buzullar aslında kıtanın üzerinde duran su, tatlı su kütleleri ve bunların erimesiyle beraber denizlere katkı sağlıyor, denize girdi demek bu küresel anlamda deniz seviyesinin yükselmesi demek. Bu da bir şekilde tüm dünyanın tehdit altında olması demek.
Yine İHA’larla ilgili başka bir projemizde bölgede haritalama çalışmalarıydı. Tabi haritalama çalışması derken haritacılıkta çok farklı teknikler var biz çözünürlüğü yüksek ve büyük alanları kaplayan haritaları bu yıl İHA’larla üretmiş olduk.
Kampımızı kurduğumuz adanın üzerinde gelecek yıllarda kuracağımız bilim istasyonunun da hazırlık çalışmalarında bu İHA’lardan faydalanmış olduk böylece.
Faaliyetlerimizde birçok farklı İHA teknolojisini kullandık, tabi ki bizim burada önceliğimiz ve iş yükümüzü kaldıran araçlarımız Türkiye’de üretilen yerli ve milli İHA’lardı.
Bununla beraber diğer görevlerde yabancı menşeyli İHA’ları da kullanarak hem yerli teknolojilerimizi yabancı teknolojilerle karşılaştırma fırsatı bulduk hem de yerli teknolojilerin ne kadar başarılı olduğunu ve nasıl boy ölçüşebildiğini de bilimsel yönden ortaya koyarak bunları dünyaya tanıtmış olacağız.”