Teknoloji ve dijitalleşmenin hızlı gelişimi soluksuz devam ederken, her geçen gün yeni kavram ve olgular karşımıza çıkmaktadır. Özellikle Facebook’un 2021’in Ekim ayında kendisini “bir metaverse grubu” olarak tanımlayıp, adını Meta olarak değiştirdiğini açıklamasıyla metaverse kavramı tüm dünyada yeni bir ivmeyle tartışılmaya başlanmıştır.
ABD’li yazar Neal Stephenson’un, 1992 tarihli Snow Crash romanında “siber âlemin” bir adım ötesini tanımlayan “metaverse” kavramını ilk kez kullanmasından bu yana geçen 30 yılda, gerçeklik teknolojileri olağanüstü hızla gelişmiş ve yepyeni imkânların önünü açmıştır. Sanal Gerçeklik (Virtual Reality -VR), Artırılmış Gerçeklik (Augmented Reality -AR), bu ikisinin bazı özelliklerinin bir araya getirilmesiyle oluşturulan Karma Gerçeklik (Mixed Reality -MR) ve nihayet her üçünü de kapsayan Genişletilmiş Gerçeklik (Extended Reality -XR) teknolojileri yaşamın neredeyse her alanında boy göstermeye başlamış, yepyeni inovasyonların kapısını aralamıştır.
Yeni dijital alan metaverse ise Facebook’un kurucusu Zuckerberg tarafından, “insanların VR setleri, AR gözlükleri, akıllı telefon uygulamaları ve diğer cihazları kullanarak buluşabileceği, çalışabileceği ve video oyun oynayabileceği sonsuz ve birbirine bağlı sanal topluluklar dünyası” olarak tarif edilmektedir. Metaverse’de sosyal medya, AR ve VR oyunları tek bir platformda bir araya gelirken, kullanıcılar sanal olarak bu platformda etkileşime girebilecek, kripto paralar kullanılabilecek, tüm duyuları ve varlığıyla metaverse’de deneyim yaşayacaktır.
Metaverse konseptinin yükselişinin altında üç faktör yatmaktadır: Teknolojik olgunluğun hızlanması, dijital ekosistemin ilerlemesi ve gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki entegrasyon. Meta, Apple, Microsoft ve Google gibi teknoloji devleri, metaverse’ü gerçekleştirmek için iddialı planlar üzerinde çalışırken, baş döndürücü bir hızla gelişen teknolojilerin dijital ekosistemi kademeli olarak iyileştirmesi ve güçlü bilgi işlem cihazları ile akıllı giyilebilir cihazların varlığı dijital geleceği her zamankinden daha etkileşimli ve daha somut hâle getirmektedir.
Tüm bu gelişmeler hemen her sektörde oyun değiştirici etkiler yaratma potansiyeli taşımaktadır. Savunma ve askerlik alanlarının da bu çarpıcı etkilerden muaf kalması mümkün görünmemektedir. Zira metaverse kavramının gelişimiyle paralel şekilde askeri metaverse (military metaverse) kavramı da uzun bir zamandır tartışılmaktadır. Ortaya çıkmakta olan teknolojiler eğitimden satın almaya, yeni savunma ürünlerinin testlerinden operasyon ve muharebe sahalarına dek askeri dünyanın tüm unsurlarını kökten dönüştürmeye adaydır. Bu çerçevede analizimizde, askeri metaverse’ün 1980’lere dayanan kökeninden bugüne dek yaşanan teknolojik gelişimi, ordular ve savunma sanayiine çeşitli alanlarda getirdiği yeni yaklaşım ve vizyonlar ile öne çıkan program ve uygulamaları incelenmiştir.
STM ThinkTech tarafından hazırlanan "Yeni Bir Paradigma: Askeri Metaverse ve Geleceği" raporunun tamamına buradan ulaşabilirsiniz: Yeni Bir Paradigma: Askeri Metaverse ve Geleceği
Kaynak: STM ThinkTech