Türkiye’de son yıllarda otomotiv, kimya, ana metaller ve savunma sanayiinde atılan adımlar ekonomiye büyük ivme kazandırmıştır. Geleneksel olarak bir tarım ve turizm ülkesi olan Türkiye’nin imalat sanayiinde atağa geçmesi sağlıklı bir ekonomik kalkınmaya işaret etmektedir. Tarım ve turizmi dışlamamakla birlikte, sanayi üretimi ve ihracata dayalı bir büyüme modeli tercih eden Türkiye’nin 2021 yılı ihracatı 225 milyar doların üzerine çıkmıştır. Bu miktar 1980 yılı ihracatından 77 kat, 1990 ihracatına göre 17 kat, 2000 yılı ihracatına kıyasla sekiz kat, 2010 yılına göre ise iki kat daha fazladır. Ancak bu ekonomik canlanma yüksek ithalatı da beraberinde getirmiştir. Enerjide, özellikle fosil yakıtlarda dışa bağımlı olan, sanayinin hammadde ve girdilerinin önemli bölümünü ithal etmek zorunda kalan Türkiye’nin dış ticaret dengesi sürekli açık vermektedir. 2010’lu yılların başında 100 milyar doların üzerine çıkan dış ticaret açığı, 2019 yılında 31 milyar dolara kadar indikten sonra 2021 yılında 43 milyar olarak gerçekleşmiştir.
Dış ticaret dengesinin sağlanması için üretimde ithal enerji, hammadde ve ara malı ithalatına olan bağımlılığın azaltılması gerektiği T.C. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı tarafından hazırlanan belgelere de yansımış ve bu kapsamda tedbirler belirlenmiştir.
- Yurtiçinde üretilen ürünlerin standart ve kaliteleri ile teknoloji kapasitesinin yükseltilmesinin desteklenmesi,
- Yurtiçinde üretilen özellikle ara mallarında kullanıcılar arasında bilgi ve farkındalık düzeyinin artırılması
- Kamu alımlarında yurtiçinde üretilen ve yerli girdileri kullanan nihai ürünlerin tercih edilmesi,
- Yerli doğal kaynakların etkin kullanımı,
- Atıkların ekonomiye kazandırılması ve enerji, ulaşım, işgücü gibi üretim maliyetlerinin düşürülmesi söz konusu tedbirler arasındadır.
Bu alanlarda alınacak tedbirler sadece Türkiye’nin dış ticaret açığının kapanmasını sağlamayacak, aynı zamanda Türkiye ekonomisinin 21’inci yüzyılın geri kalanında hâkim olacak yapıya ayak uydurmasını da sağlayacaktır. Nitekim COVID-19 pandemisi ve Ukrayna krizinin dünya ekonomileri üzerinde yarattığı olumsuzlukların aşılması için yeşil dönüşüm, dijitalleşme, yaratıcı, sürdürebilir ve döngüsel ekonomiler yaratmaya yönelik stratejiler uygulanmaya başlanmış ve bu amaçla çeşitli programlar ortaya konmuştur. Söz konusu programların uygulanması 2050 yılına kadar bugüne kıyasla bambaşka bir küresel ekonomi ortamı yaratacaktır.
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz: MALZEME BİLİMİNİN AÇTIĞI YENİ UFUKLAR II: Türkiye’de Malzeme Bilimi ve Uygulamalarının Durumu ve Geleceği
Kaynak: STM ThinkTech