Çorum'da düzenlenen Çorum Savunma Sanayii Buluşması'nda konuşan Millî Savunma Bakanı Yardımcısı Muhsin Dere, Türk savunma sanayiinin mevcut durumunu değerlendirdi.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin güncel konumu hakkında da bilgiler veren Dere, şunları söyledi:
Çorum'da savunma sanayiinden dört firmamız var. Alt yüklenici pozisyonunda önemli işler yapan firmalarımız var. Bir kısımın yakından tanıyoruz. İnşallah bunlar bu toplantılar vesilesiyle ki burada savunma sanayiinin çok önemli temsilcileri var. İşbirliği imkanlarına hem kamu yönüyle hem vakıf şirketleri yönüyle, burada özel sektörümüz ne yapabilir birlikte ne yapabilirizi en doğru isimlerle konuşmuz olacağız inşallah. Keşke biraz daha vaktimiz geniş olsaydı da daha fazla vakit ayırabilsek. İnşallah daha sık yaparız bundan sonraki toplnatılarımızı. Bu vakti de Çorum’a ayırmış oluruz.
Bunları söyledikten sonra ben 3 başlık altında bazı konuları size aktaracağım. Birinci kısımda Milli Savunma Bakanlığı’nın 15 Temmuz sonrasında bir yapılanması değişti. Genelkurmay, Kara, Hava, Deniz Kuvvetleri burada, arkadaşlarımız biliyorlar. Milli Savunma Bakanlığı bünyesinde birleşti artık. 15 Temmuz hain darbe girişiminden sonra da aradan bir ay geçmeden Türkiye tarihinin en büyük operasyonları başladı. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Bahar Kalkanı, Pençe Harekatları, Barış Pınarı. Her yıla neredeyse 1 operasyon ve Türkiye’nin tarihinde hiç yapılmadığı kadar geniş kapsamlı, girilmeyen yerlere girilen operasyonlar yapıldı. Yeni yapısıyla da Türk Silahlı Kuvvetleri içindeki hainlerden temizlendikçe daha da güçlendi. Hep söylüyoruz beş pilotun yaptığını ilk zamanlarda 1 pilot yaptı. Arkadaşlar fedakarlıkta bulundular. Bütün komondo birliklerimiz yurtiçinde yurtdışında evlerini aylarca görmeden çocuklarını görmeden operasyondalar, halen de öyle. Bütün Deniz Kuvvetlerimiz Doğu Akdeniz’de, Ege’de sefer halindeler. Ama çok şükür ülkemiz hem yurtiçinde hem yurtdışında artık dünya da bir özne oldu. Söz söyleyen konuma geldi. Dikkate alınması gereken bir ülke haline geldi. Bu ama gerçekten büyük fedakarlıklarla hem maddi olarak hem de insan kaynağı anlamında ciddi fedakalrlıklarla oldu. İnşallah bu fedakalrlıkların karşılığını milletimiz görecektir. Ordumuza verilen değerle bunu görüyoruz. Her gittiğimiz yerde arkadaşlarımız gittiği yerlerde bizi bağrına basıyor milletimiz. Çok şükür, inşallah bu başarılarımız daim olur milletimizin dualarıyla.
İkinci konu tabi Savunma Sanayii. Savunma Sanayii beni bir taraftan Sanayi Bakanlığı peşinden Savunma Sanayii Başkanlığı bu üçüncü kurumum Milli Savunma Bakanlığı. Savunma Sanayii Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının savunma sanayii ile ilgili konuları Sanayii Bakanlığımızın TÜBİTAK enstitüler kanalıyla savunma sanayisi ile ilgili aslında tam bu konulardan sorumlu üç kurum burada bu gün. Devlet adına bu konuda bir şey söyleyecek varsa bu kurumlar ve özel sektör tabi. Savunma sanayiine baktığımızda 1921 Askeri Fabrikalar Umum müdürlüğü var. Şimdiki Makine Kimyanın alt yapısı oluşmuş daha cumhuriyet kurulmadan 1921 Askeri Fabrikalar Umum müdürlüğü, genel müdürlüğü kurulmuş. Bir köşe taşı bu. Hasan abi bu konuları daha iyi biliyor onun yanında çok bunlara girmek istemem ama sonra uçak fabrikası maceralarımız var bizi. Kayseri’de Ankara’da çeşitli yerlerde. Makina kimyanın çalışmaları var, uçakla ilgili çalışmaları var. Ama daha sonra bir sekteye uğramışız. NATO’ya girmişiz. Birçok şeyi müttefiklerimiz biz veririz demiş. Bizde beklemişiz ve kalmışız da bir dönem. Ne zamana kadar bitmiş bu süreç, işte 1974 Kıbrıs harekâtına kadar. Kıbrıs harekâtında ambargolar gelince, vakıf şirketleri fikri ortaya çıkmış. Kuranlardan mesul olanlardan Allah razı olsun diyorum. Bu imkânsızlıklar içinde bu milletin katkılarıyla, o zaman üç vakıf kurulmuş hava, deniz ve kara vakfı. Daha sonra bu Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına dönüşmüş ve vakıfta Aselsan, Havelsan, Roketsan, TAI, Aspilsan gibi vakıf şirketleri kurulmuş bundan sonraki süreçte. Vakıf şirketleri de bu yerlileştirme faaliyetleri ve artık dışarıdan alamadığımız ürünleri, Türkiye’de yapmaya başlamışlar ve ciddi bir sıçrama olmuş. Daha sonra rahmetli Özal döneminde Savunma Sanayii Başkanlığı, o zamanki adıyla Savunma Sanayii Müsteşarlığı, ilk adı Savunma idare başkanlığı şeklinde. Savuma Sanayii Müsteşarlığının da kurulması önemli bir aşama. Savunma sanayiinin gidişleri, koordinasyonunun yapılması anlamında. Daha sonraki gelişmeler 2004 tarihinde. Yine işte 1985 – 2004, arada bir 20 yıl var. Büyük ölçüde yüzde 15 - 20’lerde yerlilik oranlarımız. Daha çok yüzde 80-85 yabancı ürün bağımlısıyız.
Alt sistemlerde bağımlıyız. 2004 yılında bir savunma sanayii icra komitesi toplantısı var. Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman başbakan. O zaman Başbakan başkanlık ediyor. Ve birçok yabancı proje yerli projeye dönüştürüldü savunma sanayii icra komitesi kararıyla. Yerli olarak yapılması kararı çıktı. Bu devrim niteliğinde bir toplantıdır. 2004 tarihli toplantı ve ondan sonra Türkiye’nin yerlileşme macerası başladı ve yerlileşme sevdası başladı savunma sanayiinde. Çok şükür gelinen noktada %70’den fazla yerlilik oranımız oluştu.
Çorum Savunma Sanayi Buluşması
Çorum Savunma Sanayi Buluşması, SAHA İstanbul ile Çorum Sanayi ve Ticaret Odası iş birliğiyle Çorum Sanayi ve Ticaret Odası’nda gerçekleştirildi.
Etkinliğe; Millî Savunma Bakanlığı Bakan Yardımcısı Muhsin Dere, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Bakan Yardımcısı Hasan Büyükdede, Çorum Sanayi Odası Başkanı Çetin Başaran Hıncal, Saha İstanbul Genel Sekreteri İlhami Keleş, Savunma Sanayi Başkanlığı Sanayileşme Daire Başkanı Murat Çizgel, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Milli Teknoloji Genel Müdür Zekeriya Coştu, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Genel Müdür Vekili Serkan Çelik, Makina Kimya Endüstrisi Kurumu Genel Müdürü Yasin Akdere, Milli Savunma Bakanlığı Askeri Fabrikalar Genel Müdürü İmdat Ersoy, ASELSAN Tedarik Zinciri Yönetimi Genel Müdür Yardımcısı Nuh Yılmaz, TUSAŞ Tedarik ve Sanayileşme Müdürü Veli Erdoğan, ROKETSAN Tedarik’ten Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Akın Toros, TÜBİTAK SAGE Genel Müdürü Gürcan Okumuş ve Çorumlu işadamları katıldı.
Çorum sanayicilerini daha yüksek katma değerli ürünler üretmeye teşvik amacıyla Çorum sanayicilerinin, sektör liderlerinin ve bakanlıkların bir araya geldiği etkinlikte düzenlenen panellerlede, sanayicilere yeni hedefler belirlenerek bir yol haritası çıkarıldı.
İkinci konu tabi Savunma Sanayii. Savunma Sanayii beni bir taraftan Sanayi Bakanlığı peşinden Savunma Sanayii Başkanlığı bu üçüncü kurumum Milli Savunma Bakanlığı. Savunma Sanayii Başkanlığı ve Milli Savunma Bakanlığının savunma sanayii ile ilgili konuları Sanayii Bakanlığımızın TÜBİTAK enstitüler kanalıyla savunma sanayisi ile ilgili aslında tam bu konulardan sorumlu üç kurum burada bu gün. Devlet adına bu konuda bir şey söyleyecek varsa bu kurumlar ve özel sektör tabi.
Savunma sanayiine baktığımızda 1921 Askeri Fabrikalar Umum müdürlüğü var. Şimdiki Makine Kimyanın alt yapısı oluşmuş daha cumhuriyet kurulmadan 1921 Askeri Fabrikalar Umum müdürlüğü, genel müdürlüğü kurulmuş. Bir köşe taşı bu. Hasan abi bu konuları daha iyi biliyor onun yanında çok bunlara girmek istemem ama sonra uçak fabrikası maceralarımız var bizi. Kayseri’de Ankara’da çeşitli yerlerde. Makina kimyanın çalışmaları var, uçakla ilgili çalışmaları var. Ama daha sonra bir sekteye uğramışız. NATO’ya girmişiz. Birçok şeyi müttefiklerimiz biz veririz demiş. Bizde beklemişiz ve kalmışız da bir dönem. Ne zamana kadar bitmiş bu süreç, işte 1974 Kıbrıs harekâtına kadar. Kıbrıs harekâtında ambargolar gelince, vakıf şirketleri fikri ortaya çıkmış. Kuranlardan mesul olanlardan Allah razı olsun diyorum.
Bu imkânsızlıklar içinde bu milletin katkılarıyla, o zaman üç vakıf kurulmuş hava, deniz ve kara vakfı. Daha sonra bu Türk Silahlı Kuvvetlerini Güçlendirme Vakfına dönüşmüş ve vakıfta Aselsan, Havelsan, Roketsan, TAI, Aspilsan gibi vakıf şirketleri kurulmuş bundan sonraki süreçte. Vakıf şirketleri de bu yerlileştirme faaliyetleri ve artık dışarıdan alamadığımız ürünleri, Türkiye’de yapmaya başlamışlar ve ciddi bir sıçrama olmuş. Daha sonra rahmetli Özal döneminde Savunma Sanayii Başkanlığı, o zamanki adıyla Savunma Sanayii Müsteşarlığı, ilk adı Savunma idare başkanlığı şeklinde. Savuma Sanayii Müsteşarlığının da kurulması önemli bir aşama. Savunma sanayiinin gidişleri, koordinasyonunun yapılması anlamında. Daha sonraki gelişmeler 2004 tarihinde. Yine işte 1985 – 2004, arada bir 20 yıl var. Büyük ölçüde yüzde 15 - 20’lerde yerlilik oranlarımız. Daha çok yüzde 80-85 yabancı ürün bağımlısıyız. Alt sistemlerde bağımlıyız. 2004 yılında bir savunma sanayii icra komitesi toplantısı var. Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman başbakan. O zaman Başbakan başkanlık ediyor. Ve birçok yabancı proje yerli projeye dönüştürüldü savunma sanayii icra komitesi kararıyla. Yerli olarak yapılması kararı çıktı. Bu devrim niteliğinde bir toplantıdır. 2004 tarihli toplantı ve ondan sonra Türkiye’nin yerlileşme macerası başladı ve yerlileşme sevdası başladı savunma sanayiinde. Çok şükür gelinen noktada %70’den fazla yerlilik oranımız oluştu. %20’lerden %70’lere çıktı yerlilik oranımız. Yedi tane firmamız, bunun içinde özel sektör firmalarımızda var sadece vakıf şirketlerimiz değil. Dünyada 200 savunma firması arsına girmiş oldu. Yaklaşık 10 milyar tl’lik bir Ar-Ge harcamamız yıllık oluştu. Bunlar yeterlimi, kesinlikle yeterli değil, bunu 4 sene önceki toplantıda da konuştuğumuzu hatırlıyorum. Bizim ülke olarak savunma sanayiine yaptığımız Ar-Ge harcamasını, maalesef Amerika’da bir firma tek başına yapabiliyor savunma sanayii alanında. Dolayısıyla bu gerçekleri bilmemiz lazım ama savunma sanayiine geldiğimiz noktayı da gözden kaçırmamamız lazım.
Şimdi bu %70’leri %90-95’lere bütün kritik teknolojileri yerlileştirerek, neler yapabilirizi konuşmamız lazım bu gün. Bununda yolu sadece vakıf şirketleri ya da kamunun fabrikaları kamunun tersaneleri olamaz, onlar bir noktaya kadar getirdiler. Binlerce Aselsan’ın, Roketsan’ın, Havelsan’ın, TAI’nin diğer firmalarımızın, Makina Kimyanın binlerce alt yüklenicisi var. Ama bu alt yükleniciler ana yüklenici olması lazım. Yani küçük işletmeler orta işletme olması lazım. Orta işletmeler büyük işletmelere artık kendileri savunma sanayiinden Milli Savuma Bakanlığından proje alır pozisyona gelmesi lazım. Bu konuda ana gündemimiz alsın da bu. Nasıl buradaki küçük sanayicilerimizi orta ölçekli sanayiciye daha sonra büyük sanayiciye doğrudan Savunma Sanayii Başkanlığından ihaleleri ana yüklenici olarak alıp, diğer alt yüklenicilere dağıtım yapar hale getiririz. Bunları konuşuyor olmamız lazım.
Bu anlamda biz bakanlık olarak neler yapmaya çalışıyoruz, ondan kısaca bahsedeyim, o yüzden iki genel müdürümüz burada bu gün. Makina Kimya Endüstrisi Kurumu 1921 kökenli yüzyıllık bir kurum. İnşallah bu günde biz Yasin Bey ile birlikte erken ayrılma zaruretimiz ondan kaynaklanıyor. Öğleden sonraki kısımda olamayacağız. Çünkü Makina Kimya Kanunu bu gün meclis gündeminde. Meclisteki komisyonlarda ilgili gruplara Makina kimya kanunu ile neyi amaçlıyoruz onu anlatacağız inşallah. Aynı güne geldi ama burayı iptal etmek olmazdı. Meclisi biraz öğleden sonraya kaydedip, rica ettik sağ olsun kırmadılar. Makina ve Kimya Endüstrisi Kurumu 100 yıllık yapısını biraz değiştirmesi lazım. KİT statüsünde hazineye ait, şimdi biz diyoruz ki, Makina Kimya gibi kritik yerler ağır silah namlu vs. üreten Makina Kimya var Türkiye’de. Başka özel sektör yok. Buralar belli ölçüde yine devletin yönetiminde kalsın, yüzde yüz kamu olsun, bu fabrikalar tersaneler devlette kalsın. Ama biraz özel sektör mantığı ile yönetilsin, özel sektörle işbirliği yapsın. Genel Müdürlük bünyesinde Genel Müdürlük binasında gece hiç personel çalışmasın. Makina Kimya fabrikalardan oluşan bir kurum, fabrikalarda çalışsın, özel sektöre daha çok iş versin. Kendisi kritik teknolojilerde belirleyici olsun. Ama özel sektörün desteği ile ayakta dursun. Yine aynı şekilde bizim 27 tane askeri fabrikamız var. Onlarında genel müdürü İmdat Bey burada 15 bin personelimiz var burada. Asker, sivil, işçi ve mühendis birlikte güzel biz uyumla çalışmalara devam ediyoruz. Buna da stratejik işbirliği anlaşmalarıyla onaylı tedarikçi müessesleriyle, özel sektör ile işbirliği yapsın, özel sektörü yerlileştirsin ve biz ondan alım garantisi verelim. 5 - 10 yıl uzun süreli sözleşmelerle faaliyetlerimizi bu şekilde devam ettirelim. Tüm askeri tersanelerimizde gemi inşattan, bakım onarıma kadar bütün donanmayı ayakta tuna birimlerimiz var. Onların destek komutanlıkları ve askeri tersanelerimiz. Buralarda mümkün olduğu kadar yerlileşsin özel sektörle işbirliği yapsın. Devletin mülkiyetinde kalması gereken yerler kritik olanlar devletin mülkiyetinde kalsın. Kısaca şunu demeye çalışıyoruz. Biraz belki Savunma Bakanlığımızdan zaman zaman bu konuda ayrılıyoruz. Biz biraz daha devletçi görülüyoruz herhalde ama bizim için asker sivil ayrımı yok, özel sektör kamu ayrımı yok. Ciddiyet, samimiyet, diyalog, koordinasyon diyoruz. Yani ciddi olarak işimizi yapalım. Asker sivil ayrımı yapmayalım. El ele verelim. Özel sektör kamu ayrı yapmayalım. Kamunun, bürokrasinin o eski ruhsuz halini kırıp atalım artık. Bürokrasi engel mekanizması olmasın. Ama bürokrasinin de ihtiyaç olduğunu unutmayalım. Bir işleyişin olduğunu, bu düzenin her zaman herkese lazım olduğunu da unutmayalım. Bu şekilde bir işbirliği ve koordinasyonla çalışırsak inşallah çok daha iyi noktalara geliriz savunma sanayiinde diye düşünüyoruz.
Çorum belli bir noktaya geldi. Bundan sonra biz çorum için ne yapabiliriz, işte burada Sanayii Bakanlığından epeyce Çorumlu bürokratta varmış. Bu gün gelenlerde Hasan abim başta olmak üzere artık, çorum için hizmet edecekler. O sözü vermek için burada hasan abi. İnşallah bunu iyi değerlendirelim. Ankara’da OSB’lerde Uzay havacılık OSB’de yatırım yapan arkadaşlarımız var. Daha önce görüştük kendileri ile zaten. Bizim fabrikalarımız tersanelerimiz özellikle bundan sonra Makina Kimya A.Ş. olduğunda yönetimi Milli Savunma Bakanlığına bağlı %100 kamu. Ama bir şirket olarak Makina Kimya olduğunda her türlü işbirliğine açık olacak. Sungurluda 3-5 tane fabrika var. Sungurlu osb, Osmancık osb var. Buralarda Makina Kimya getirdiği yatırımcılarla biz buradan verdiğimiz ortaklarla belli girişimlerde bulunmamız gerekir diye değerlendiriyorum. Bunun için biz her türlü işbirliğine hazırız. İnşallah bu gün Ankara’da bulunan Sayın Valimiz, belediye başkanımız, milletvekillerimiz, sayın bakanımızla öğleden sonra görüşecekler inşallah. Onlarda güzel neticeler alırlar. Ve çoruma hep birlikte bir şeyler kazandırmış oluruz.
Ben burada tekrar bu organizasyonun yapılmasında emeği geçen Zeki abiye, İlhami abiye, Saha İstanbul’a, Ticaret Odasına, gelen bütün Sanayii Bakanlığımızdan, Milli Savunma Bakanlığımızdan, Savunman Sanayii Bakanlığımızdan bütün katılımcı arkadaşlara sanayici kardeşlerimize çok teşekkür ediyorum. Böyle bir imkân verdiniz bizlere. Bazı dertlerimizi sizlerle paylaşma imkânı verdiniz. İnşallah bu görüşmelerimizi bundan sonraki süreçte daha sıklaştırmayı hepinize saygı ve selamlarımı sunuyorum.