Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Merve Seren, Stockholm Barış Araştırmaları Enstitüsü SIPRI'nin 2020 yılı askeri harcamalar raporunda yer alan verileri Defensehere.com'a değerlendirdi.
Ülkelerin tehdit algısı ve sınır ötesi operasyon konseptlerine göre yaptıkları harcamaların şekillendiğini belirten Seren, şunları söyledi:
“Her yıl Nisan ayında yayınlanan SIPRI’nin verilerine baktığımızda çok da şaşırtıcı bir tablo ortaya çıkmıyor. Hem en fazla askeri harcama yapan ilk 15 ülke üç aşağı beş yukarı hep aynı, stabil seyrediyor. Sadece bunların sıralamadaki yerleri değişiyor ama ülkelerin kendileri değişmiyor. Çok nadir olarak son zamanlarda bununla karşılaşıyoruz. Bunun yanı sıra ithalat ve ihracatta baktığımızda da yine aynı ülkeler karşımıza çıkıyor. Sıralamadaki bazı konumlanmış olan, yani kemikleşmiş ülkeler var. Bunlardan karşımıza ilk olarak Amerika çıkıyor. Amerika neredeyse 800 milyar dolara yakın askeri harcama yapıyor. Aslında bundan önceki rakamlara baktığımızda yine işte 2016 ve 2017’de dünyanın pasta payına baktığınızda neredeyse yüzde 36 Amerika’ya aitti. Şimdi bunun çok daha fazlasını yapıyor. Amerika’yı Çin takip ediyor. Dolayısıyla burada karşımıza şöyle bir tablo çıkıyor; ABD ve Çin arasındaki jeopolitik rekabetin savunma ve askeri harcamaların bir yansıması olarak görüyoruz.
Savunma sanayi ve askeri harcamaları topyekun gider olarak görmemek gerek
Ülkelerin tehdit algısı, sınır ötesi operasyonlarda veya Amerika’nın muhtemel deniz aşırı harekatlardaki konseptinde yaptığı harcamalar da var. Bunların içerisinde Afganistan da var, Irak da var. Çin’in kendi tehdit algısına baktığınızda Çin’in bütün sınır komşu devletleriyle çatışmalı bir ülke karşınıza çıkıyor. Çin’in hem bir tehdit algısı var, tehdit algısına yönelik yatırım yapıyor. İkincisi; askeri güç projeksiyonunu ortaya koymak amacıyla Çin yatırım yapıyor. Üçüncüsü; Çin askeri harcamalarını yaparken hem ithalatçı hem ihracatçı konumunda olan bir ülke. Bunun dışında hangi ülkeler ihracat yapmadığı halde savunma ve askeri harcama çok yapıyor derseniz, burada Suudi Arabistan’ı örnek gösterebiliriz. Suudi Arabistan savunma ve askeri ihracat yapan ülkeler için harika bir müşteri pozisyonunda. Sürekli alıcı pozisyonunda yer alıyor. Tabi bunda Yemen’de yürüttüğü harekatın çok büyük bir rolü var. Bunun dışındaki ülkelere baktığımızda askeri harcamalarda karşımıza İspanya, İtalya, Almanya, Fransa, İngiltere çıkıyor. Bu ülkeler gerçekten sınır ötesi harekatlarda bu kadar fazla harcayan ülkeler mi? Değiller. Ama bu ülkeler aynı zamanda dünyanın ilk 15 ve ilk 10’unda yer alan savunma ihracatçısı ülkeler. Dolayısıyla her şeyi yerli ve milli üretemiyorsunuz. Bir platform, yapacağınız herhangi bir ithalat, ihracatta, askeri bir platformda, bazı komponentleri veya alt komponentleri ithal ediyorsunuz. Bir yandan ithal ediyorsunuz ama iki yıl sonra o seri üretime geçtiğinde ihracatçı pozisyonunda belki daha üst sıraya çıkıyorsunuz. Arada böyle bir denge var. Bir de tabi siz bunu yaparken ekonominizi canlandırıyorsunuz. Savunma ve askeri harcamasını böyle topyekun gider olarak görmemek gerekiyor. Sadece ithalat değil, Suudi Arabistan gibi istisnai ülkelerin haricinde, bunun size geri dönüşümleri olduğunda ekonominizi de canlandırıyorsunuz. Çünkü bunun içerisinde istihdamınız var.
Savunma sanayi ekosistemi diğer sektörleri de destekliyor
Savunma ekosisteminde çalışan çok büyük bir insan gücü var. Hem bu insan gücünü yetiştirmek için üniversitelerde bu kişilerin eğitimlerine yatırım yapıyorsunuz. Staj süreleri var, sanayi ekosistemine katılma süreçleri var. Bir yandan da savunma ekosistemi bilim ve teknoloji gibi, diğer sivil ve askeri teknolojilerin ekosistemindeki diğer sektörleri de destekliyor. Bu anlamda, topyekun bir endüstriyelleşme olarak karşımıza çıkıyor. Bir yönüyle de tabi bunların bazıları da sadece gider olarak görmemiz gerekiyor askeri harcamaları. Çin Amerika’ya en yakın ülke. Amerika 778 milyar, Çin 252 milyar dolar bir harcaması söz konusu. Ama Çin’in ordu mevcuduna baktığınızda, Çin bu ordu mevcudunu idame ettirebilmek için de aslında askeri personel giderleri çok fazla olan bir ülke. Bu bize şunu gösteriyor; 252 milyar doların hepsi silah sistemleri, modernizasyon, güncelleme, sistemlerin ömrünü uzatmak için yapılan harcamalar ve yeni tedarik alımlarınız, yerli çalışmalarınız değil. Bunların yanı sıra, sizin ordu mevcudunuzu idame ettirebilmek için de aslında, bunun içerisinde personel maaşları, emeklilik maaşları, ailedeki çalışmayan kişiler varsa bu ailedeki kişilerin sağlık harcamaları, sigortaları var. Dolayısıyla bu savunma ve askeri harcamalarını ordu mevcudunuzdan, ordunuzdaki personelin sağlık giderlerine kadar topyekun olarak değerlendirmeniz gerekiyor."