Uzay programlarında yer alan hedeflere ulaşmak için ihtiyaç duyulacak projeler hem çok yüksek bütçeler hem de güçlü bir altyapı ve beraberinde insan kaynağı gerektirir. Ancak, elde edilen kazanç, teknolojik seviye, güç ve uluslararası itibar bu maliyetin çok üstündedir. Uzay programları, ülkelerin coğrafi konumunun değerine, teknolojik yetkinliklerine, ekonomik kapasitesine, uluslararası iş birlikleri kabiliyetlerine ve ekonomik çarpanlarına da önemli katkılarda bulunur.
Uzay programları, ülkelerin bugüne kadar uzay bilimi ve uzay teknolojileri alanında yapılan çalışmaları değerlendirerek, dünyada teknolojik ilerlemeleri yakalamak için kısa, orta ve uzun vadeli hedeflerinin ve bu hedeflere ulaşmak için yol haritalarının belirlendiği, ülke strateji ve politikalarıyla uyumlu, kendilerini nerede görmek istediklerinin resmi belgeleridir.
Uzay programlarında yer alan hedeflere ulaşmak için ihtiyaç duyulacak projeler hem çok yüksek bütçeler hem de güçlü bir altyapı ve beraberinde insan kaynağı gerektiriyor. Ancak, elde edilen kazanç, teknolojik seviye, güç ve uluslararası itibar bu maliyetin çok üstündedir. Uzay programları, ülkelerin coğrafi konumunun değerine, teknolojik yetkinliklerine, ekonomik kapasitesine, uluslararası iş birlikleri kabiliyetlerine ve ekonomik çarpanlarına da önemli katkılar yapar. Uzay çalışmaları inovasyonu teşvik etmekte, farklı sektörlerde kullanılabilecek yeni teknolojilerin ve icatların ortaya çıkmasını sağlamaktadır. Bu açıdan uzay programları sadece uzay alanı ile kısıtlı olmayıp, bütün sektörlerde verimlilik ve istihdam artışı sağlamaktadır. Uzay çalışmaları insanların yaşamlarına dokunan ve değer üreten faaliyetlere dönüşmüştür. Farkında olarak veya olmayarak insanımız uzay teknolojilerinden faydalanmaktadır ve ülkemizde uzay ekonomisi önemli boyutlara ulaşmıştır.
Türkiye Uzay Ajansı’nın (TUA) kurulmasıyla, ajansın en önemli görevlerinden birisi olan Milli Uzay Programı’nın hazırlanması için çalışmalara ivedilikle başlanmıştır. Uzay programı hazırlamak için, ülkenin sahip olduğu altyapılar, kritik teknolojiler, insan kaynağı ve en önemlisi dünyada uzay teknolojilerinin hangi yöne evrildiğinin iyi bilinmesi gerekir. TUA koordinesinde, bu parametrelerin hepsi göz önünde bulundurularak, uzay alanında çalışan kamu kurum kuruluş, özel sektör ve akademi temsilcilerinin katılımlarıyla, uzay teknoloji ve bilimlerine ilişkin, uzay kesimi, yer kesimi, uzaya erişim, fırlatma teknolojileri, malzeme teknolojileri, uzay bilimleri, uzay hukuku, uzay havası, insan kaynağı ve ekosistem başlıklarının her birinin ayrı ayrı değerlendirildiği 28 Eylül-8 Ekim 2020 arasında seri çalıştaylar yapılmıştır. Çalıştaylar sonucunda Milli Uzay Programında yer alması muhtemel öncelikli alanlar ve projeler tespit edilmiştir. Bu kapsamda, ülkemizi dünya ile rekabet edebilir hale getirecek alanlara yönelik hedefler ve hedeflere ilişkin projelerin yer aldığı, ülkemizin uzay yol haritasını belirleyecek Milli Uzay Programımız hazırlanmış ve Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan tarafından 9 Şubat 2021’de tüm dünyaya duyurulmuştur.
Milli Uzay Programında hangi hedefler bulunmakta ve bu hedefler hangi teknolojileri ve yetenekleri ülkemize kazandıracaktır? Kısaca özetlemek gerekirse;
“Ay Araştırma Programı”
İki aşamalı olarak gerçekleştirilecek bu hedefle önce 2023’te Ay’a erişilmesi, daha sonra 2028’de ise Ay yüzeyine yumuşak iniş sağlanarak bilimsel veriler elde edilmesi planlanıyor. Bu hedefle ülkemiz, fırlatma teknolojileri ve derin uzayda çalışan uzay sistemleri konusunda deneyim elde edecek, ilk kez böyle bir görev için milli olarak geliştirilecek uzay aracı ve yer sistemlerimiz ile alt sistemlerine uzay tarihçesi kazandırılacak, Ay’a ulaşan sayılı ülkeler arasına giren Türkiye uzay alanında sınıf atlayacak, Ay’a erişim sürecinde ve erişim sonrası yapılacak çalışmalarla dünya bilim ve teknolojisine katkıda bulunacaktır. Kazanılan alt yapılar ve yetenekler, diğer ülkelerin uzay görevlerinde de kullanılabilecek ve uluslararası iş birlikleri geliştirilecektir.
“Uydu Üretiminin Tek Çatı Altına Toplanması ve Yerli Uydu Geliştirme Programı”
Ülkemizde farklı kurum ve kuruluşlarımız bünyesinde uydu üretimine yönelik altyapı ve kabiliyetler bulunuyor. Ancak her kurum çalışmalarını kendi strateji ve teknoloji yol haritası kapsamında yaparken, bu çalışmalar sırasında mali kaynak ve insan kaynağı yönetimi her zaman istenilen etkinlikte olamıyor. Bu hedefle, öncelikle dünyadaki uydu teknolojilerindeki gelişmeler doğru analiz edilerek, uydu üretim faaliyetlerinin en yüksek verimlilik ve etkinlikle yürütülmesi sağlanacak. Ülkemizdeki uydu teknolojilerine ilişkin temel yetenekler bir mükemmeliyet merkezinde toplanacak, uydu teknolojilerinde bağımsızlık hedefimize ulaşmak asgari kaynakla gerçekleştirilecek ve ticari uydu pazarında yer almak için büyük bir adım atılmış olacaktır.
“Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sistemi”
Dünyada, uydu tabanlı konumlama, zamanlama ve seyrüsefer sistemlerinden günümüzde savunma, tüm ulaşım alanları, bilişim, afet yönetimi, haritacılık, haberleşme, tarım, madencilik gibi birçok sivil alanda yaygın biçimde yararlanılması artık bir seçenek olmaktan çıkarak bir zorunluluğa dönüştü. Endüstri 4.0, nesnelerin interneti, akıllı şehirler, otonom sistemler vb. birçok yeni teknolojik uygulama, bu sistemlerin üzerine kurgulanıyor, bu sistemlere dayalı olarak katma değer üreten uygulamalar yaygınlaşıyor. Bu nedenle, küresel seyrüsefer uydu sistemleri ile sağlanan hizmetlerin kesintisiz olması artık ülkeler için kritik öneme haiz bir konu haline geldi. Dünyadaki bu sistemlerin kullanımının bu kadar geniş ve etkin olması, sistemlerde yaşanılacak bir kesinti ya da olumsuzluk karşısında ülkeleri zor durumda bırakacaktır. Bu nedenle, bu tür sistemlere sahip olan ülkeler bir adım öne çıkmaktadırlar. Ülkemizin henüz kendi Bölgesel Konumlama ve Zamanlama Sistemi (BKZS) bulunmamaktadır. Milli Uzay Programında yer alan bu hedef, ülkemiz için oldukça kritik ve büyük teknolojik yetkinlik isteyen bu tür sistemlere sahip olunması için atılmış önemli bir adım olacaktır. Ayrıca, bağımsız konumlama ve zamanlama yeteneğine kavuşarak, bu sistemi bölge ülkelerin kullanımına da sunacak, hem ticari hem de bölgesel güç olma fırsatı kazanılacaktır.
“Uzaya Erişim ve Uzay Limanı”
Ülkelerin, uydu ve uzay aracı üretebilme yeteneklerine sahip olmaları kendi başına bazen yeterli olamıyor. Üretilen uyduların, değişik amaçlarla tasarlanan uzay araçlarının, görevlerini yapabilmeleri için uzaya gönderilmeleri ve bazı görevler için yeniden dünyaya getirilmeleri de ayrı bir teknolojik yetkinlik ve altyapı gerektiriyor. Eğer böyle bir kabiliyetiniz yoksa, ne kadar kendi uydu ve uzay araçlarınızı üretseniz de bir başka ülkeye bağımlı olma faktörü, sürekli önünüze çözülmesi gereken bir problem olarak çıkabilir. Milli Uzay Programında yer alan bu hedefle, ülkemize başta kendi uydu ve uzay araçlarımız olmak üzere diğer ülkelerin uydu ve uzay araçlarını da yörüngelerine yerleştirebilecek bir kabiliyeti ve teknolojiyi kazandırmak mümkün olabilecek. Uzaya bağımsız erişim kabiliyetine sahip olmak için mücadele etmek, ülke içerisinde farklı alanlarda teknolojik gelişmeleri de beraberinde getirecektir. Bu hedefle, ülkemizin uzay aracı ve uydu fırlatma ihtiyaçlarını bağımsız olarak gerçekleştirebilmesi, ticari olarak sürdürülebilir bir sistem oluşturarak ihtiyaç fazlası kapasite ile uluslararası hizmet verilebilmesi, kritik teknolojilerin geliştirilmesi, fırlatma tesis altyapısının oluşturulması imkanı doğacaktır.
“Uzay Havasına İlişkin Teknolojik Araştırmalar”
Yakın uzayda meydana gelen fiziki olaylar öncelikle uzayda bulunan sistemleri etkiliyor. Bu tür olaylar, uyduların ömürlerini etkilediği gibi, uydulardan sağlanan haberleşme, seyrüsefer gibi hizmetlerde de bozulmalara veya kesintilere neden olabiliyor. Bu sebeple, uzay havasının sürekli izlenmesi, tahmin edilmesi ve fiziki olayların daha iyi anlaşılması gerekli. Ülkemizde de, uzay havası konusunda üniversitelerin ve araştırma kuruluşlarının çalışmalarının desteklenmesi ve uzayda yapılacak deneyler için projelerin oluşturulması ihtiyacı vardır. Bu hedefle, ihtiyaç duyulacak uzay görevlerinin güvenliğini ve sürdürebilirliğini sağlayacak teknik ve bilimsel altyapı ve birikimi oluşturmak, uzay havası ve uzay bilimleri konusunda Türkiye’nin bilimsel yetkinliğini ve uluslararası iş birliği seviyesini yükselterek bilimsel literatüre katkı yapmak amaçlanıyor.
“Uzay Nesnelerinin Yerden Gözlemi ve Takibi”
Her yıl uzaya gönderilen uydular ve roket parçaları ile dünyanın yörüngesindeki cisimler hızla artıyor. Dünya yörüngesindeki uzay nesnelerinin ömürlerini tamamlamaları, çeşitli sebeplerle görev dışı kalmaları nedeniyle ciddi miktarda uzay çöpü oluşuyor. Oluşan uzay çöpleri uydular, uzay araçları, uzay istasyonları için tehlike oluşturuyor ve bu büyük tehlike giderek artıyor. Bu tehlikelerden oluşacak riskleri önlemek ya da minimize edebilmek için uzay nesnelerinin tespit ve takip edilmesi, dolayısıyla gerek yerde ve gerekse uzayda çeşitli sistemlere sahip olunması gerekiyor. Bu kapsamda, uzayı gözleyen altyapımızı geliştirmek amacıyla, Milli Uzay Programında Uzay Nesnelerinin Yerden Gözlemi ve Takibi hedefine yer verildi. Bu hedefle, aktif uyduların, uzay çöplerinin, öte gezegen ve gök cisimlerinin yerden ve ileride uzaydan izlenmesi yoluyla uzay durum farkındalığının elde edilmesi, uzaydaki varlıklarımızın güvenliğinin sağlanması, uydularımızın yörüngelerini yüksek doğrulukla bağımsız olarak tespit etme yeteneğinin kazanılması amaçlanıyor. Ayrıca kurulacak altyapı ve teknolojik yetkinlikle, uluslararası sistemlere dahil olma fırsatı da hedefleniyor.
“Uzay Sanayi Ekosisteminin Geliştirilmesi” “Uzay Farkındalığı ve İnsan Kaynağının Geliştirilmesi” “Uzay Teknolojileri Geliştirme Bölgesi” Hedefleri
Uzay, devletlerin ve özel sektörün birlikte kaynak ayırdıkları özel bir alan, şu anda. Bu sayede uzay faaliyetleri, kazanç sağlayan bir faaliyet haline dönüştü hatta uzaya ilişkin mal ve hizmetlerin yurt dışına ihracı da ülke ekonomilerine ciddi bir getiri sağlamaya başladı. Bu bakış açısıyla, uzay gibi kritik bir alanda önemli hedefleri olan ülkemiz için, dünyayla rekabet edebilecek uzay sanayi ekosisteminin geliştirilmesinin yanı sıra uzay farkındalığının artırılması ve insan kaynağımızın yetkinliğinin ve etkinliğinin güçlendirilmesi, bütün bu faaliyetlerin icra edilebileceği, dünyada öncü kuruluşlarında yer alabileceği “Uzay Teknoloji Geliştirme Bölgelerinin” kurulması önemli hedefler arasında yer alıyor. Bu hedeflerle, ülkemiz uzay sanayimizin verimini yükselterek, uzay teknolojisi ürünleri ve hizmetlerinin ihracını sağlayacak, yüksek nitelikli insan kaynağı için istihdam oluşturacak, bu alanda gençlerimizi meslek seçmeye teşvik edecek, uygun teşvik mekanizmaları ile özellikle uzay alanına devşirilebilecek yeteneklere sahip Kobilerin Uzay Teknolojileri Geliştirme Bölgelerinde yer almalarını sağlayacaktır.
“Türk Astronot ve Bilim Misyonu”
Uzaya çıkmış olmanın birden fazla tanımı bulunmakla birlikte en sık kullanılan tanım 100 kilometre yüksekliğin, diğer adıyla Karman hattının, üstüne çıkmış olmaktır. Bugüne kadar hiçbir Türk vatandaşı uzaya çıkmamıştır. İnsanlı uçuşlarla ilgili yarış, yörüngeye yerleştirilen, içerisinde insanların uzun sürelerle kalabildiği uzay istasyonları ile hız kazanmıştır. Bu hedefle, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılı olan 2023 senesinde bir Türk vatandaşımızın uzaya çıkması, Uluslararası Uzay İstasyonunda Türk Bilim insanları tarafından önerilen bilimsel deney ve çalışmaları yapması amaçlanıyor. Böylece vatandaşı uzaya çıkmış ülkeler sınıfına katılacak ve bu alanda faaliyet gösteren ülkelerle yapılacak iş birlikleriyle, ileri teknolojiler ve altyapılar öğrenilecek, uzayda yapılabilecek araştırmalar konusunda Türk bilim insanına fırsat sağlanacak, Türkiye’nin uzay alanında görünürlüğü arttırılacak, genç nesiller uzay alanında çalışmaya teşvik edilecektir.
Milli Uzay Programının açıklanmasıyla, programda yer alan bu 10 hedef, diğer ülkeler içinde oldukça dikkat çekici bulunmuştur. Hedeflerimizin gerçekleştirilmesi sırasında, önemli uluslararası iş birliği fırsatları oluşacak, ülkemiz uzay yarışında ileriye doğru hamle yapmış olacaktır.
Kaynak: Kriter Dergi / Ali Baygeldi