Ülkemizde havacılık ve savunma sanayi tarihi dediğimiz zaman ilk aklımıza Nuri Demirağ, Vecihi Hürkuş, Nuri Killigil ve Şakir Zümre gibi müteşebbis ruhlu, üretken, çalışkan ve fedakar olan sektörün ülkemizdeki öncüleri geliyor. Havacılığa ve savunma sanayine olan tutkuları, özverili çalışmaları ve yılmadan zorluklara göğüs gererek geliştirdikleri ürünleri ile havacılık ve savunma tarihindeki yerleri bizim için çok özeldir. İkinci olarak bu sektörün sürdürülebilir kılınması için değişmeyen bir devlet stratejisi ve devlet desteğinin elzem olduğunu tarihin tozlu sayfalarında öne çıktığını görüyoruz. Devletin desteği olmadan ciddi yatırımlar gerektiren bu sektörün ayakta kalması oldukça zor olmaktadır.
Bu yazımızda, kendi tarihimizi daha iyi anlamak ve geleceği daha iyi şekillendirebilecek stratejileri belirlemek için dünyanın havacılık ve savunma sanayi devi Lockheed Martin Corporation’in tarihi ve devlet ilişkilerini kısaca ele ele alacağız. Sürecin ne kadar zor ve mücadele içinde geçtiğini tarihsel olayların bazen kapılar açıp bazen kapılar kapattığını, bugünkü muazzam gelişmelerin büyük bir çoğunluğunun temellerinin 1900’lü yıllarda atıldığını göreceğiz. Amacımız Lockheed Martin’in başlangıç ve gelişim süreçlerini inceleyerek, bu yaşananlardan alabileceğimiz altın değerindeki dersleri tespit edebilmektir. Şirketlerimizin sektörde rekabetçi seviyeye ulaşması için yapılması gerekenleri belirlerken bu dersler bizlere fikir verecektir. Süreçleri ve mücadeleyi anlamamıza yardımcı olacaktır. Tekerleği yeniden keşfetmenin manası olmadığı kanaatindeyiz. Tabi devlet desteği derken şirketlerin de ihtiyaç duyulan teknolojiyi geliştirme zorunluluğu bulunmaktadır. Bu husus da göz ardı edilmemelidir.
Lockheed Martin Corporation dünya çapında 56 ülkede faaliyet gösteren 110000 civarında çalışanı olan çok önemli bir havacılık ve savunma şirketidir. Gelirinin çok büyük bölümünü Amerikan Savunma Bakanlığı’na sağladığı ürünlerden elde etmektedir. Şirketin temelleri 1900’lü yılların başında Glenn Luther Martin’in kurduğu şirketler ile Alan ve Malcom Loughead kardeşlerin kurdukları şirketlere dayanmaktadır.
Glenn Luther Martin’in kurduğu şirketler
Gelin ilk önce Glenn L. Martin cephesini inceleyelim. Glenn L. Martin, 1909 yılının başında Amerika Birleşik Devletleri’nin Kaliforniya eyaleti Santa Ana şehrinde Ford and Maxwell otomobil galerilerinin sahibi olan 23 yaşlarında genç bir iş adamıydı. Havacılığa merak salmış ve kiraladığı terkedilmiş bir kilisede her gün iş çıkışı uçak yapmaya başlamıştı. İlk uçuşunu da kendisinin geliştirdiği uçakla 1909 yılında yaptı. Kendi ismiyle anılan Glenn L. Martin şirketini ise 16 Ağustos 1912 yılında Amerika Birleşik Devletleri Kaliforniya eyaletindeki Los Angelas şehrinde kurdu. Uzun yıllar Amerika’nın en tecrübeli uçak üreticilerinden biri oldu. Şirketin ilk yıllarında ekibindeki mühendisleri uçak tasarımı konusunda eğitti ve ayrıca başarılı kişilere şirketini yönetmesi için fırsat tanıdı. Bu isimler arasında William Boeing, Donald Douglas, Lawrence Bell ve James S. McDonnell gibi havacılık tarihinin çok önemli isimlerini görmek dikkat çekicidir. Buradaki önemli dersin “İnsana önem verilmeli, onları sektörün ihtiyaçları doğrultusunda eğitmeli ve yetenekli olanların önü açılarak yönetim kadrolarında görev almaları sağlanmalıdır” şeklinde olduğunu düşünüyoruz.
1913 yılında Signal Corp’den Martin TT (Tractor Trainer) ürünü için sipariş aldılar. 1914 yılında toplamda 17 adet uçak teslim etmeyi başardılar. İlk yurtdışı sözleşmelerini de 20 uçaklık bir siparişle Hollandalılarla yapmışlardı. Glenn L. Martin daha sonra kendisiyle aynı yaşlarda olan Donald Douglas’ı baş mühendis olarak işe aldı. Douglass TT modeli uçağın Model R’ye dönüştürülmesinde destek sağladı. 3 adet uçak 1917 yılında donanmaya teslim edildi. Böylelikle şirketin ilk donanma sözleşmesi gerçekleşmiş oldu. Burada bir noktaya dikkatinizi çekmek istiyoruz. Aslında dünya havacılık tarihinde isminden söz ettiren efsane şahsiyetler belli dönemlerde birlikte çalışmalar yürütmüşler. Douglass da bu efsane şahsiyetlerden biridir. Bu dikkat çekici durum tarihin farklı sayfalarında tekrar karşımıza çıkıyor. Savaş uçaklarının gelişimi de bu yıllarda başladı. Uçaklar savaşlarda, bombalama, keşif ve arama görevlerinde yaygın olarak kullanılmaya başladı.
Hepimizin bildiği gibi 1900’li yılların başında havacılık konusunda Wright kardeşler de ciddi mücadele verdiler. 1903 yılında ilk insanlı ucuşu gerçekleştirdiler ve 1909 yılında Orville Wright ilk şirketini kurdu. Sonrasında yaşadığı ekonomik sıkıntılardan dolayı bu şirketi Wall Street yatırımcılarına satmak zorunda kalmıştır.
1916 yılında ise çok kısa ömürlü olan Wright-Martin Aircraft Corporation şirketi kuruldu. 1917 yılında Glenn L. Martin bu şirketten istifa etti ve yeni şirketini Ohio Clevaland’da kurdu. 1919 yılında ise Wright-Martin şirketi Wright Aeronautical ismini aldı. Yeni kurulan Glenn Martin şirketi 1917’de ilk iş olarak 2 motorlu bombardıman uçağının geliştirilmesi konusuna yoğunlaştı. Ve 1918 yılında ilk bombardıman uçağı çift kanatlı Martin MB-1 üretildi. MB-1 uçağı Amerikan ordusu tarafından satın alınan ilk Amerikan yapımı bombardıman uçağıdır. Bu uçak diğer uçakların gelişimi için öncü oldu. Birçok önemli yeni uçak modeli bu çalışmalarda elde edilen kabiliyetlerle geliştirildi. Amerikan donanmasına ciddi miktarda teslimat yapıldı. Firmanın özellikle 4 motorlu M-130 uçağı, 2. Dünya Savaşı öncesinde Amerikanın en önemli gücü oldu. Ayrıca savaş sırasında çok sayıda 2 motorlu küçük B-26 Marauder ve A-22 Maryland bombardıman uçaklarını da ürettiler. Glenn L. Martin’in şirketi bir çok önemli havacılık ve savunma projelerini Amerikan hükümeti ve müttefikleri için gerçekleştirdi. Savaş yıllarında Amerikan Savunma Bakanlığıyla en çok kontratı olan ilk 15 şirket arasına girmeyi başardı. 1909 ile 1960 yılları arasında 80 farklı uçak modelinden 11.000’den fazla teslimat yaptılar.
Glenn L. Martin ve ekibi 1950 ve 60’lı yılları arasında havacılıktan ziyade füze, uzay keşifleri ve uzayın kullanımı alanlarına yoğunlaştı. Şirket, 1961 yılında American-Marietta Corporation ile birleşerek Martin Marietta ismini aldı. Bu birliktelik şirketi kimya, havacılık ve elektronik alanlarında lider konuma yükseltti. American-Marietta Corporation ilk olarak olarak 1913 yılında Amerikan Asfalt şirketi olarak New York’ta kurulmuştu. American-Marietta şirketi Amerikada bir çok iştirakten oluşan bir holding yapısına sahip olup inşaat malzemeleri ve endüstriyel kimyasallar (sentetik, reçine, yapıştırıcılar, boyalar ve vernikler) konusunda uzmanlaşmıştı. Bu birliktelik yeni kurulan Martin Marietta şirketine ciddi ekonomik güç sağladı. Burada ikinci dersimizi alıyoruz. “Ekonomik ve teknolojik büyüme için, farklı sektörlerdeki güçlü oyuncular ile şirket evlenmeleri yapılarak sektördeki konum sağlamlaştırılmalı ve faaliyet alanları günün ihtiyaçlarına uygun olarak genişletilmelidir.”
Kaynak: Haber.aero / Şükrü Çetinoğlu