Yapay zeka sağlık sektörünün hizmetinde

Çin’de devlet kurumları ve drone üreticileri tarafından yeni bir yazılımla güncellenen endüstriyel drone’lar; karantina önlemlerini izlemek, lojistik destek sunmak, dezenfektan püskürtmek, trafiği izlemek ve ilaç ile gıda dağıtmak için kullanılıyor.

Yapay zeka ile takip

Facebook, Google, Twitter, TikTok, Amazon, Apple gibi teknoloji devleri, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve ulusal hükümetlerle anlaşmalara giderek, hastalığın takibi ve yanlış bilgilerin yayılmasının önlemesi amacıyla, kendi yapay zeka sistemlerini sağlık sektörünün hizmetine sundu.

Aşının henüz bulunamamış olması ve salgına net çözüm sunacak ilaçlar noktasındaki belirsizlik sebebiyle şu an asıl öncelik, yayılımı durdurma üzerine kurgulu. Bu sebeple, özellikle hastaları izleme, hastalık takip ve tanı cihazlarının önemini gittikçe artıyor. Teknoloji devlerinin yapay zeka sistemleri de bu noktadaki en büyük iş birlikçi. Apple ve Google’ın ortaklaşa geliştirdiği COVID-19 izleme sistemi API, Nisan ayından bu yana pek çok ülkede uygulamaya alındı. Benzer şekilde Çinli arama motoru devi Baidu, Pekin’deki Oinghe tren istasyonunda dakikada 200’den fazla kişinin fotoğrafını çekerek, yüz tanıması yapıyor. Rusya ve AB ülkeleri de otomatik yüz tanıma teknolojisini kullanıyor.

Drone devriyeler

Çin, Avrupa ülkeleri ve ABD, termal görüntüleme yapmak ve sosyal mesafe kurallarını ihlal edenleri tespit etmek için drone devriyesini kullanmaya başladı. Drone’lar sokak devriyeciliğinin yanında ilaç ve gıda dağıtımı için de hizmet veriyor. Bunun en başarılı örneklerinden birini Çin hükümeti uyguluyor. Devlet kurumları ve drone üreticileri tarafından yeni bir yazılımla güncellenen endüstriyel drone’lar; karantina önlemlerini izlemek, lojistik destek sunmak, dezenfektan püskürtmek, trafiği izlemek ve ilaç ile gıda dağıtmak için kullanılıyor. Çin ayrıca benzeri görevler için robotları da devriye birimine dahil etmiş durumda.

Japonya ve Güney Kore, tarım uygulamaları için ilaç püskürtme amaçlı üretilen drone’larını yayılımın fazla olduğu bölgelerde dezenfektan püskürtmek için kullanıyor. İspanya, Belçika, İngiltere, Litvanya, Yunanistan, Bulgaristan ve Kaliforniya ise termal sensörler, gece görüş kameraları ve zoom lenslerle donattıkları drone’lar ile özellikle kamu personeline (polis, doktor) destek veriyor.

İtalya da vatandaşların hareketlerini izlemek için drone kullanan ülkelerden. Pandemi yayıldıkça, kişilerin vücut ısıları, kalp ritimleri ve solunum hızlarını takip etmek, insanların toplu yerlerde hapşırdığını veya öksürdüğünü tespit etmek daha önemli hale geliyor. Bu spesifiklikte bir drone ise, Güney Avustralya Üniversitesi araştırmacıları tarafından geliştirilme aşamasında. Uzmanlar, teması azaltmanın ve virüse maruz kalmanın en aza indirilmesinde drone’ların önemli bir görev gördüğünü ve yakın dönemde robotik devriye sistemlerinin tüm dünyada artacağını söylüyor. Drone’ların enfeksiyonlu kişilere dokunmak zorunda kalmadan vaka tespiti yapması ve kontrol etmesi, yayılımı azaltma konusunda kritik rol oynayacak.

Halk sağlığına robotik destek

Ülkelerin sağlık sektöründe dijitalleşme dönemini başlattığı COVID-19 sürecinde drone’lar gibi robotlar da görev başına geçti. Robotik geliştiriciler, halk sağlığı endişelerine ve ihtiyaçlarına en hızlı şekilde cevap vermek için robotik sistemleri devreye aldı.

Hastaneleri, kamu ve özel alanları dezenfekte eden, tehlikeli atıkları işleyen veya yiyecek ve ilaç sağlayan robotlardan hastanın sıcaklığını ölçen ve tıbbi asistan olarak hareket eden robotlara kadar robotik teknoloji, salgının bulaşma riskini azaltmak için kullanılıyor.

Çin merkezli akıllı robot sistemleri geliştiricisi CloudMinds, güvenlik, denetim, dezenfektasyon ve dağıtım işlerini yapması için Wuhan’daki hastaneye altı tane robot bağışladı. Hastane içinde hemşire robotlar için ayrı bir birim açıldı ve ağır vaka hastalarla ilgileniyorlar. Uçakları sterilize etmek için tasarlanmış mikrop öldürücü GermFalcon isimli robotlar ise şu anda acil müdahale çabalarının bir parçası olarak Los Angeles, San Francisco ve John F. Kennedy Uluslararası Havaalanlarında kullanılıyor. Hong Kong, Çin ve Güney Kore’de, İsrail üretimi Temi robotu hastaların bilgilendirilmesi ve aileleri ile iletişim kurması için bakım evlerine, hastanelere, havaalanlarına ve işyerlerine yerleştirildi.

Belçika da hasta bakım evlerinde robot kullananlardan. ABD’deki bazı hastanelerde de telemedik robotlar hizmet veriyor. Robotta, hastanın doktorlar ve sağlık personeli ile iletişimini ve hastanın kalbinin ve ciğerlerinin dinlenebilmesini sağlayan bir kamera, mikrofon ve stetoskop bulunuyor. İspanya, kısa bir süre önce, günde 80 bin kişilik test kapasitesine ulaşmak ve insanların enfeksiyona maruziyetini azaltmak için robotları kullanmayı planladığını açıkladı.

Teletip ile uzaktan müdahele

Salgının yayılımını engelleme, hastanelerin ve sağlık çalışanlarının işlevsel kalabilmesini sağlama noktasında hükümetlerin devreye aldığı bir yeni teknoloji de tele sağlık yüksek bulaşma oranları göz önüne alındığında tele sağlık teknolojileri, virüsün yayılmasını yavaşlatmak ve hastane kapasitesi üzerindeki baskıyı azaltmak için önemli bir çözüm olarak ortada duruyor.

Bu teknoloji, görselişitsel, gerçek zamanlı, iki yönlü iletişim sistemi aracılığıyla hastaların doktorlar tarafından uzaktan kontrol edilmesini ve teşhisin yapılmasını sağlıyor. Dünyanın dört bir yanındaki hastaneler, halk sağlığı yetkilileri ve dijital sağlık şirketleri, hastaları COVID-19 belirtileri açısından taramak ve ayrıntılı veriler elde etmek için çevrim içi semptom denetleyicilerini kullanmaya başladı.

Hastaneleri, kamu ve özel alanları dezenfekte eden, tehlikeli atıkları işleyen veya yiyecek ve ilaç sağlayan robotlardan hastanın sıcaklığını ölçen ve tıbbi asistan olarak hareket eden robotlara kadar robotik teknoloji, salgının bulaşma riskini azaltmak için kullanılıyor.

Teletıp, bulaşıcı hastalık uzmanlarının becerilerini, bu tür uzmanlık hizmetlerine erişimi olmayan coğrafi konumlardaki insanlara ulaştırabileceği için de benzersiz.

Teletıp, bulaşıcı hastalık uzmanlarının becerilerini, bu tür uzmanlık hizmetlerine erişimi olmayan coğrafi konumlardaki insanlara ulaştırabileceği için de benzersiz. ABD, klinisyenlerin zamanı ve hastane kaynakları üzerindeki kapsamlı baskıyı yönetme çabalarının bir parçası olarak, teletıp seçeneklerinde büyük yol kat eden ülkelerden. Ülkede Medicare sistemine kayıtlı ABD vatandaşları, ek bir ücret ödemeden telefonla veya görüntülü sohbet yoluyla doktorla konuşabiliyor.

ABD Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) ise, Clara isimli bir çevrim içi bot sayesinde virüs taşıdığını düşünen hastaların kendisini kontrol etmesine olanak sağlıyor. Ülkede 18 eyalet ve Washington, teletıp kullanımını artırmak için acil yasal düzenlemeleri yürürlüğe koydu.

Araştırmalar, ABD’de salgından sonra teletıp kullanımının yüzde 50 arttığını gösteriyor. Genel Atlantik destekli Doctolib ve sigortacı Axa’nın desteklediği Fransa’daki Qare, İsveç Kry International’ın birimi Livi, İngiltere’de Push Doctor ve Almanya’da Compugroup Medical gibi girişimler de vatandaşlara sanal tıp desteği ve finansal destek sunuyor. İsrail’in en büyük hastanesi olan Sheba Tıp Merkezi de, virüsün yayılmasını kontrol etmek amacıyla uzaktan hasta izleme programı başlattı.

Bilgi teknolojileri ile Global etkileşim

Potansiyel etki ve gelişmeler, COVID-19 salgınını incelemek için açık kaynaklı analiz araçlarının yaygınlaşmasını sağladı. Bu araçlar, virüs hakkında kolektif zekanın paylaşılmasını ve bir iş birliği çerçevesinde bilginin aşağıdan yukarıya erişilecek bir sisteme dönüşmesini sağladı.

Bu da test ekipmanı ve ventilatör sıkıntısının giderilmesine uluslararası anlamda yardımcı oldu. Bu veri toplama faaliyetlerinin çoğu, Dünya Sağlık Örgütü (WHO) ve Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi gibi uluslararası kuruluşlar tarafından koordine ediliyor.

Doğru verilerin paylaşılması, sağlık ekipmanlarının geliştirilmesi için büyük önem taşıyan bilgi teknolojileri, dünya çapında özel sektör kuruluşları tarafından geliştirilmenin yanında hükümetlerce de geliştiriliyor. İsrail hükümeti kısa süre önce, kişilerin virüse maruz kalıp kalmadıklarını belirlemek amacıyla kullanıcıların telefonlarından konum verileri toplayan Shield açık kaynak uygulamasını yayınladı.

Singapur Hükümeti Teknoloji Ajansı ise, TraceTogether temas izleme uygulamasını devreye aldı. ABD, Avrupa ülkeleri, Çin, G. Kore, Türkiye, Japonya da kendi veri sistemlerini oluşturanlar arasında yer alıyor. Diğer yandan Elsevier, Springer Nature, Wiley Online Library, Emerald ve Oxford University Press gibi önemli 30 yayın kuruluşu, öne çıkan bir açık erişim kaynakları sayfası oluşturdu. Tüm dünyayı bilgilendiren sayfa dataları anında paylaşıyor.

Sağlık teknolojileri 2021 yılında 270 milyar doları aşacak

Sağlık teknolojileri, 2020 yılına kadar yıllık yüzde 13’lük bir büyüme ile hareket ederken, COVID-19’un zorunlu hızlandırması ile yıllık bazda yüzde 23,6’lık bir büyüme hızına ulaştı. İngiltere merkezli araştırma firması Markets and Markets’in COVID-19 döneminde yaptığı araştırmaya göre, sağlık teknolojileri sektörü 2020 yılını 227,5 milyar dolarla kapatıp, 2021 yılında 270,3 milyar dolara ulaşacak.

Markets and Markets, sağlık teknolojileri alanında en büyük büyümenin ise teletıp segmentinde olacağını belirtiyor. Öncelikle COVID-19'un artan insidansı, bilişim ve yapay zeka çözümlerinin artması, devlet yetkileri, destek ve girişimler, sağlık hizmetlerinde büyük verilerin artan kullanımı, yüksek yatırım getirisi ve sağlık kurumları üzerindeki baskıyı azaltma ihtiyacı tarafından yönlendirilen sağlık teknolojileri pazarı, artan sağlık maliyetleri için de önemli bir çözüm aracı.

Veri paylaşımının; bilişim teknolojileri, bilgiye erişilebilirlik, tüm paydaşların katkıda bulunmasını sağlayan açık standartlar ve hızlı keşiflere yol açabilecek hızlı prototipler gibi daha geniş bir dizi önemli kavramı ön plana çıkaracağı belirtiliyor. Bu bağlamda, ventilatörlerden yüz kalkanlarına kadar her şey için daha düşük maliyetli ve yeni tasarımlar geliştirmek için dünya çapında çeşitli girişimler oluşacaktır.

Kaynak: Teknopark İstanbul Target Dergisi 7. sayı

Yorum yapın