Ticaretin özerk geleceğini otonom ticaret temsil edecek

Ticaretin özerk geleceğini temsil eden a-ticaret ya da otonom ticaret; akıllı cihazlar, yapay zeka, artırılmış gerçeklik, büyük veri gibi yeni teknolojiler sayesinde e-ticaret deneyimini tüketici için daha sorunsuz ve basit hale getirmeyi amaçlıyor.

Ticaret hem B2C hem de B2B satışlarının büyük bölümünün dijital kanallar üzerinden gerçekleşmesi ile hızla değişiyor. Yapay zeka, büyük veri, artırılmış gerçeklik gibi diğer teknolojilerden gelen hızlı değişimlerle birlikte bu eğilim daha da artıyor.

E-ticaret, tüketicilerin fiziksel bir mağazaya gitmeden çevrim içi ürün satın almalarına izin verilmesi üzerine oluşturdu. Büyük oranda maliyet tasarrufu ve kolaylık üzerine kurulu olan yapı hem şirketler hem de tüketiciler adına teknolojinin sağladığı en büyük faydalardan biri. Ancak senelerdir başarılı bir şekilde devam eden bu tüketicisatıcı anlaşması, son yıllarda değişen tüketim alışkanlıkları ve dijitalleşmenin durdurulamaz yükselişi ile kırılmalar yaşamaya başladı.

Tercihlerin kişiselleştiği; lojistiğin, tüketimin en önemli ayaklarından birine dönüştüğü ve yapay zeka sistemlerinin kişiyi ve tercihlerini analiz etmeyi öğrendiği günümüzde tüketici, artık e-ticaretten daha fazlasını istiyor. Perakende mağazalarda bulamayacağı benzersiz ürünler keşfetmeyi istiyor.

Anında erişim, kişiselleştirilmiş çevrim içi iletişim, ürünün anında teslimatı, beğenilerine uygun ürünler için bilgilendirilmek istiyor. Tüm bu istekler, e-ticaret dünyasının bir adım daha ileri gidip otonom bir ticarete dönüşmesi anlamını taşıyor. A-ticaret adı verilen bu yeni dönem, akıllı cihazlar, yapay zeka, artırılmış gerçeklik ve büyük veri gibi yeni teknolojiler sayesinde satın alma işlemini bir şeye ihtiyacımız olduğu anda ya da sadece bir şey istediğimizde otomatik hale getirecek.

E-ticarette yeni perspektif

E-ticaret, dünyanın en hızlı yükselme yaşayan sektörlerinden biri. Sektör, özellikle pandeminin doğurduğu sosyal mesafe ve izolasyonlar nedeniyle, daha hızlı bir büyüme sürecine girdi. Deloitte Digital’in araştırmasına göre, 2019 yılında yapılan e-ticaret harcamaları bir önceki yıla göre yüzde 18 artarak 3,5 trilyon dolar civarında oldu. E-ticaretin 2021 yılına kadarsa 4,5 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor.

Ancak ABD merkezli dijital danışmanlık firması Camelot, e-ticaretin, çok kanallı yeni dönem ile birlikte kabuk değiştireceğini hatta öleceğini söylüyor. Bunu da değişen tüketici davranışları, bilgi ve otomasyonun gücü ve makine öğrenmesine bağlıyor.

Önde gelen medya reklam platformlarından Criteo da Camelot’u destekler bir araştırmaya imza attı. 2026 yılına kadar birçok tüketicinin, online alışverişin kendi başına bir etkinlik deneyimi olduğu bir ortam talep edeceğini belirten Criteo, artırılmış gerçeklik (AR) ve kişisel dijital asistanlar sayesinde, çevrim içi ticaretin perakende ortamlarına benzer bir yapıya dönüşeceğini söylüyor.

Günümüz tüketicileri; ürün performansı, sürdürülebilirlik, kalite ve lojistik konusunda çok daha bilinçli olduğundan, satın alma noktasında yüksek standartlara sahip. Online alışveriş sahasında artık büyük oyuncuların yanında yenilikçi, premium ve kişiselleştirilmiş ürünler sunan çok sayıda start-up ve küçük oyuncular da bu rekabet potasına girmiş durumda. Dahası, alışveriş yapanların artık bilgiye her zamankinden daha fazla erişimi var ve bunları karar verme süreçlerinde yoğun şekilde kullanıyorlar.

Eskiden internetten alışveriş yapmak, kişinin fiziksel ortamda kendine ayırdığı zaman için önemli bir tasarruftu. Ancak özellikle COVID-19 ile beraber, hayatın daha fazla dijitalin içine kayması, sanal dünyadan da tasarrufu gerekli hale getirdi. Tüketiciler, mümkün olduğunca hızlı ve kişiselleştirilmiş ürünler tercih ediyor.

Bunun yanında artık tüketici deneyimi de önemli. Sanal ticareti kullananlar, perakendeye oranla daha hızlı bir alışveriş deneyimi yaşıyor ve dünyanın bir ucundaki ürüne ulaşıyor olabilseler de çeşitli sorunlarla karşı karşıyalar: Ücretsiz gönderim ile en ucuz ürünü bulmak, tedarikçi güvenilirliği, ürünün zamanında teslim edilip edilmeyeceği, ürünün görseldeki gibi olup olmadığı, ekolojik olup olmadığı gibi konular tüketiciler için oldukça önemli hale geldi.

Tüm bunlar, internet müşterileri için artık yorucu ve bu sorular tatmin edici bir şekilde hemen cevaplanmazsa, satın alma konusunda isteksiz olabiliyorlar. Bu nedenle, tüketici sorunlarını anlama ve bilgi üretmek için veri kullanımını otomatikleştirme yeteneği, bu rekabetçi ortamda, hayatta kalmanın anahtarı olacak. Ama nasıl? Bugün, makine öğrenimi ve yapay zeka ile e-ticaret yeni bir paradigmaya kayıyor. Tüketiciler; alışverişin keyifli, hızlı ve sorunsuz olmasını istiyor, bu nedenle alışveriş sorunlarını çözen makinelere karar vermek, hayatlarını çok daha kolay hale getiriyor.

Otonom ticaret döneminde, sosyal medyada parmak izinizi izleyerek kişisel ilgi alanlarınıza ve beğenilerinize dayalı olarak neyi beğeneceğinizi, ne isteyeceğinizi veya arzu edeceğinizi tahmin etmek, teknik olarak mümkün olacak.

Uzmanların ve analistlerin “a-ticaret” olarak adlandırdığı bu yeni sanal ticaret dönemi, özerk yani otonom ticaret dönemini temsil ediyor. Ticaret hem B2C hem de B2B satışlarının büyük bölümünün dijital kanallar üzerinden gerçekleşmesi ile hızla değişiyor. Yapay zeka, büyük veri, artırılmış gerçeklik gibi diğer teknolojilerden gelen hızlı değişimlerle birlikte bu eğilim daha da artıyor. A-ticaret olarak adlandırılan bir sonraki ticari dönem, e-ticaret deneyimini tüketici için daha sorunsuz ve basit hale getirmeyi amaçlıyor.

Hızlı düşünen ve hareket eden ürünler

Yiyecek veya kişisel bakım gibi günlük kullanımlı ürünler için akıllı nesneler (cihazlar, makineler) ve sensörler, buzdolabınızı ve dolabınızı tarayıp yönetecek. Kısa sürede tükenebilecek ürünleri tespit edecek ve hangi ürünü satın alacağınıza karar verecek.

Hatta piyasada yeni bir marka veya yeni bir varyasyon var mı, üründeki herhangi bir bileşene karşı alerjiniz var mı diye kontrol edecek. Bizim için en uygun programı bildiklerinden teslimatın yerine ve saatine karar verecek.

En önemlisi, makineler, en iyi teklifi elde etmek için mevcut tüm tedarikçiler arasında, fiyatlar ve teslimat süreleri üzerinden simülasyonlar yapabilecek. Akıllı nesnelerin varlığını en fazla gösterdiği alanlardan biri e-ticaret ekosisteminin en çok harcama yapılan sektörü giyim. Akıllı asistanlar, dijital stilistler gibi yapay zeka donanımlı uygulamalar henüz yaygın olmasa da varlık göstermeye başladı. Ancak bu sadece başlangıç.

Yeni uygulamalar ile vücuttaki değişiklikler ve şehrin havası takip edilecek. Akıllı ürünler, en sevdiğiniz renkleri, en son trendlerle eşleştirecek ve en uygun fiyatı arayacak. Ancak otonom ticaret bundan da fazlası. Sosyal medyada parmak izinizi izleyerek kişisel ilgi alanlarınıza ve beğenilerinize dayalı olarak neyi beğeneceğinizi, ne isteyeceğinizi veya arzu edeceğinizi tahmin etmek, teknik olarak mümkün olacak.

Banka hesabınızla çapraz alışveriş ve alışveriş davranışınız da otomatik karar verme sürecinde rol oynayacak. Son olarak, siparişini vermediğiniz (henüz) veya farkında bile olmadığınız ürünleri alarak kendinize sürpriz yapabileceksiniz.

Nesnelerin interneti, yapay zeka, sanal gerçeklik ve büyük veri; dijitalleşme çağında en büyük varlık bilgilerine dönüştü. Bu sebeple uzmanlar, kurumsal pazarlama stratejisinin bir parçası olarak BT'ye bütçe ayrılmasını öneriyor.

Çok mu fütüristik?

Bazılarına bunlar, yakın gelecek için biraz fazla fütüristik veya olanaksız gelebilir. Ancak, teknolojik gelişimi biraz düşündüğümüzde sanılandan çok daha yakın olduğunu görmek mümkün. Birçok endüstri oyuncusu ve girişimci, yukarıda örnekleri verilen konularda ve çok daha fazlasında zaten hızlı bir ilerleme kaydetti/ kaydediyor ve ticaretin geleceği için trendler belirleme konusunda öncü olma yolundalar.

Buradaaçıklanan senaryoların tümü ya zaten uygulamaya konma aşamasında ya da laboratuvarlarda denenerek, gelecek için prototip haline getiriliyor. Ancak ticarette bu yeni dönem, var olan rekabetçiliği de bir adım öteye taşıyacak.

Bu sebeple, ticaret çağında rekabetin önünde olmak isteyen kuruluşların ele alması gereken bazı önemli konular ve sorunlar var: Firmaların ilk olarak düşünmeleri gereken konu, çok kanallı ve makineden makineye iş çağında markayı nasıl konumlandıracakları.

Markanın çevrim içi ya da çevrim dışı konumlandırılması, firmanın pazara giriş stratejilerini de belirleyecek. Nesnelerin interneti, yapay zeka, sanal gerçeklik ve büyük veri; dijitalleşme çağında en büyük varlık bilgilerine dönüştü. Bu sebeple, yeni dönem için uzmanlar, trendlere ayak uydurmak ve bu ortamda hayatta kalmak için şirketlere kurumsal pazarlama stratejisinin bir parçası olarak BT’ye yeterli bütçe ayırmalarını tavsiye ediyor.

Üreticiler, distribütörler ve perakendeciler, talebi gerçek zamanlı olarak yönetmeye, ele almaya ve değişen pazar ihtiyaçlarına anında cevap vermeye hazır olmalı. Kişiselleştirilmiş tercihlerin varlık göstereceği a-ticaret döneminde, talep odaklı olmak, ayrışmayı sağlamanın yollarından biri olacak.

Tedarikçilerin ve distribütörlerin sürekli değişen talebe tepki vermek ve tüketiciye uygun hızda cevap vermek için zamanı çok verimli kullanmaları gerekecek. Lojistikle ilgili sorunları ele almak için pek çok firma, blockchain ve nesnelerin interneti gibi teknolojileri birleştirmeye ve kendi lojistik ağlarını oluşturmaya başladı bile. Tamamıyla birbirine bağlı olan dünyada, her saniye büyük miktarda işlem verisine ihtiyaç duyuluyor. Bu ortamda bağlanma, verileri yönetme ve işletme için öngörüler oluşturma yeteneğinin daha da artırılması gerekiyor.

Kaynak: Teknopark İstanbul Target Dergisi 7. sayı

Yorum yapın