Washington Post: Türkiye’nin sınır ötesi askeri eylemleri yerli SİHA'larından güç alıyor

ABD’nin önde gelen gazetelerinden The Washington Post, bugün, “Türkiye’nin sınır dışındaki askeri eylemleri, kendi ürettiği silahlı insansız hava araçlarından güç alıyor” başlığıyla bir haber yayımladı.

Haberde Türkiye’nin İHA başarılarıyla stratejik güç elde ettiği vurgulandı.

Türkiye’nin Sınır Ötesi Askeri Eylemleri, yerli SİHA'larından Güç Alıyor

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kuzey Afrika'dan Kafkasya'ya nüfuz elde etmek için genişleyen bir askeri harekat yürütürken ve onun güçleri, dış müdahaleler için iç desteği artırırken savaş alanında bir avantaj elde etmek adına güçlü bir silaha güvendi: yerli SİHA’lar.

Bunun etkileri büyük oldu. İHA'lar, son aylarda Libya iç savaşını başkent Trablus'ta bulunan Türk destekli hükümet lehine değiştirmede merkezi bir rol oynadı ve askeri analistlere göre Türkiye'nin müttefiki olan Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ’daki çatışmada Ermeni güçlerine üstün gelmesine yardımcı oldular.

Türk İHA’ları, bu yıl, Kuzey Suriye'de, kimi askeri gözlemcileri şaşırtarak, Suriye hükümetinin isyancı bölgelere yönelik saldırısını önlemeye yardımcı olan, Suriye zırhlı kuvvetlerine yönelik bir dizi yıkıcı saldırıda önemli bir rol oynadı.

Ülkede, drone'lar Türk teknolojik atılımının ve kendi kendine yeterliliğinin bir sembolü haline geldi; ciddi bir ekonomik gerileme ve bazı NATO ülkeleriyle sürtüşme devam ederken ulusal güveni artırdı.

Ancak savaş alanındaki başarılar, yeni Biden yönetimi için acil bir dış politika sorunu teşkil ediyor: Türkiye'yi Yunanistan ve Birleşik Arap Emirlikleri de dahil olmak üzere bir dizi ABD müttefiki ile çatışmaya sokan Ankara’nın yayılmacı politikaları konusunda ne yapılmalı?

Yakın zamana kadar Trump yönetiminin Suriye özel temsilcisi olarak görev yapan eski ABD büyükelçisi James Jeffrey, Türkiye'nin Suriye ve Libya gibi yerlerdeki Rus askeri amaçlarını "engellediğini" ve "bunun kötü bir şey olmadığını" söyledi. Aynı zamanda, "Erdoğan Orta Doğu'daki herkesi çok korkutuyor" dedi. Türk lider “çok tahmin edilemez ve çok hırslı”.

Türkiye’nin drone endüstrisinin hızlı büyümesi, onu Çin ve İsrail gibi köklü İHA üreticileri için rakip haline getirdi. Ayrıca, sivil kayıp raporları ve şüpheli militanların hedeflenerek öldürülmeleri insansız hava araçlarının sınır ötesi kullanımıyla ilgili insan hakları endişelerine yol açtı. Türk insansız hava araçlarında kullanılan bileşenleri tedarik eden en az iki yabancı şirket, ürünlerinin sadece sivil kullanım amaçlı olduğunu söyleyerek Türkiye'ye satışlarını askıya aldıklarını geçtiğimiz haftalarda duyurdu.

Drone’lar ülkede küçük tartışmalara neden oldu. İstanbul'daki Altınbaş Üniversitesi'nde uluslararası ilişkiler profesörü olan Ahmet Kasım Han, "Bunlar ulusal gurur kaynağı ve Türkiye'nin kendi başının çaresine bakabileceğinin açık bir sembolü olarak görülüyorlar" dedi. "Toplumsal tartışmanın kapsamının bu olduğunu söyleyebilirim."

Geçtiğimiz kış, Ankara'nın Suriye'nin kuzeyindeki, Türkiye'nin asker konuşlandırdığı, isyancıların kalesi İdlib vilayetine Suriye hava saldırısında 36 Türk askerinin öldürülmesinin ardından, drone programı için uyarı işareti verilmiş oldu. Bu, Türkiye’nin silahlı kuvvetlerinin on yıllardır maruz kaldığı en yüksek ölümlü vakaydı.

Türkiye misilleme olarak Suriye güçlerine saldırılar düzenledi. Türk Savunma Bakanlığı, karşı saldırının düzinelerce tankı, zırhlı personel taşıyıcılarını ve mühimmat depolarını imha ettiğini açıkladı. Yüzlerce Suriye askeri "etkisiz hale getirildi". Bakanlık tarafından yayınlanan hava görüntülerinde, patlamalar sonucu yok edilen bir dizi hedef gösteriliyordu.

Türk yetkililer, haber kuruluşlarına saldırıların ölümcül bir drone "sürüsü" tarafından gerçekleştirildiğini söyledi.

Askeri analistler insansız hava araçlarının etkisinin muhtemelen abartıldığını söylese de, Türk karşı saldırısında, büyüyen drone filosunu diğer silahlarla koordine etmek için gelişmiş bir yetenek sergilendi. Türk düşünce kuruluşu EDAM Güvenlik ve Savunma Araştırmaları Direktörü Can Kasapoğlu, "Bu kavramsal bir atılımdı" dedi. "Türkiye, insansız hava araçlarıyla roket sistemleri ve topçu bataryaları entegre etti."

Birkaç gün içinde, Suriye hükümetini destekleyen Rusya ve Türkiye, İdlib'de ateşkes yapmayı kabul ederek, eyalette yaşayan milyonlarca sivilin hayatını tehdit eden bir Suriye hükümeti saldırısını geçici olarak durdurdu.

Han, Ankara'nın İdlib deneyiminden ders çıkardığını söyledi. “Türkiye gerçekten Suriye rejimi unsurlarının belini kırdı. Bu onlara güven getiriyor.” dedi. “Kendinize olan güveniniz arttıkça, bir sonraki soruna bakışınız değişir. Zorlayıcı araçlara başvurmak daha kolay hale geliyor.”

Türkiye’nin yerli savunma sanayisinin doğuşu, genellikle, Kıbrıs’taki bir çatışmaya askerleri müdahale ettikten sonra 1975’te Türkiye’ye uygulanan ABD silah ambargosuna dayanıyor. Kasapoğlu, silah yasağının “Türk seçkinlerinin gözünde stratejik bir travma” olarak görüldüğünü söyledi. “Özellikle yerli insansız hava aracı endüstrisi, Türkiye'nin siyasi nedenlerden ötürü İsrail drone’larını satın almayı bırakmasının ve ABD yapımı Predator dronları edinmesinin yasaklanmasının ardından gelişti.” dedi.

Türkiye Savunma Sanayii Başkanı İsmail Demir, 2016 yılında Washington'da yaptığı konuşmada, Türk insansız hava aracı programının gelişimini teşvik ettiği için ABD'ye teşekkür etti ve Amerikan insansız hava araçlarını edinmedeki zorluğun "bizi kendi şeylerimizi geliştirmeye zorladığını" söyledi.

MIT eğitimli bir mühendis olan Selçuk Bayraktar, ailesinin şirketinin Türk ordusunun en önemli insansız hava aracı olan Bayraktar TB2'nin tedarikçisine dönüşmesine önayak oldu. 27 saat uçabilen ve lazer güdümlü mühimmat taşıyan gelişmiş drone, Erdoğan'ın damadı olan Bayraktar'ı ulusal bir kahramana ve Türkiye’nin askeri maceracılık döneminin yüzü haline getirdi.

Geçen yıl insansız hava araçları ve yerel savunma üretimi hakkında konuşan Erdoğan, "Yüzde 20 yerli üretimden başladık ve şimdi yüzde 70 yerli üretime sahibiz." dedi.

Erdoğan, Türkiye’nin “artık kimseye ihtiyacının kalmadığı an”ı hedeflediğini söyledi. Erdoğan’ın bazı yorumları, Ankara'nın Rus S-400 füze savunma sistemini satın almasının ardından yaptırım uygulama tehdidinde bulunan ve F-35 savaş uçaklarının Türkiye'ye satışını durduran ABD'ye yönelikti.

Erdoğan, "Yaptırımlar önemli olmayacak" dedi

Kasapoğlu'na göre, Türkiye’nin askeri politikası "giderek daha fazla seferci" hale geldikçe, drone savaşı çok önemli bir rol oynadı. Bu “İnsan kaynaklarına daha az bağlılık” gerektiriyor ve daha az Türk’ün ölümüne yol açıyor, bu da ülke içinde siyasi muhalefete yol açabilecek.

Suriye'deki insansız hava aracı saldırısının İdlib'deki ateşkesi güçlendirmesinden birkaç ay sonra Türkiye, bu kez Batı Libya'daki bir hava üssünün kontrolü için yüzlerce mil uzaktaki başka bir önemli savaşta yer alması için insansız hava aracı filosunu tekrar konuşlandırdı.

Türkiye, Libya “general”ini destekleyen ve Türkiye'nin bölgesel rakibi Birleşik Arap Emirlikleri'ne karşı koymak amacıyla, başkent Trablus merkezli hükümet adına 2019 yılında Libya iç savaşına müdahale etmişti. Almanya Uluslararası ve Güvenlik İşleri Enstitüsü'nden Libya uzmanı Wolfram Lacher'a göre Türkiye, kısmen Türkiye'ye düşman olan başka bir devletin Orta Doğu'da güçlenmesini engellemek istedi. Ayrıca Türkiye'nin askeri gücünü Libya'da kritik bir bileşen olan insansız hava araçlarıyla hem havuç hem de sopa olarak kullandığını söyledi.

Türk ordusu, Türkiye'ye Akdeniz'de geniş enerji arama hakları sağlayan anlaşmalar imzalamayı kabul edene kadar Libyalı müttefiklerine tam destek sağlamayı erteledi. Ancak anlaşmalar imzalandıktan sonra Türkiye, BAE destekli Libya Ulusal Ordusu veya LNA'nın Trablus'a yönelik saldırısını geri püskürtmek için her türlü çabayı gösterdi. Türkiye, Suriyeli paralı askerleri konuşlandırdı ve LNA'nın ikmal hatlarını kesintiye uğratmak için silahlı insansız hava araçlarını kullandı.

Mayıs ayında, Türk savaş gemileri ile koordineli olarak Türk insansız hava araçlarının, Trablus'un yaklaşık 80 mil güneyindeki stratejik El-Watiya hava üssüne saldırarak hükümet güçlerinin üssü ele geçirmesine ve LNA’nın Trablus saldırısını sona erdirmesine izin verdiği kritik bir an geldi.

Ertesi ay sivilleri öldüren şüpheli bir Türk insansız hava aracı saldırısı, drone gücünün tehlikelerini vurguluyor.

Sirte kentinin dışındaki saldırıda yaralandığını söyleyen 24 yaşındaki Ömer Ali Abdulrahman'a göre, Tarhuna kasabasındaki çatışmalardan kaçan insanlara yardım etmeye giden dört kişi öldü.

Abdulrahman, Tarhuna'dan yerinden edilmiş dört kişilik bir ailenin de öldürüldüğünü söyledi. Türkiye'nin bölgeye neden saldırdığı belli değildi, ancak Türk kuvvetlerinin sivil arabaları askeri konvoyla karıştırmış olabileceğini düşünüyordu.

Abdulrahman “Arabaların yakıldığını hatırlıyorum. Yanan ve ölmekte olan bir aile. Sonra hastanede uyandım ”dedi.

Türk Savunma Bakanlığı, saldırıyla ilgili sorulara veya sivil kayıplarla ilgili yanıt vermedi.

Bu sonbaharda Azerbaycan ile Ermenistan arasında tartışmalı Dağlık Karabağ topraklarında yaşanan altı haftalık çatışma, Türkiye’nin drone programına yeni bir önem kazandırdı.

Çatışma Eylül ayında alevlendi ve on yıllardır süren barış sürecinin bitişinin işaretini verdi. Azerbaycan, Türkiye’nin de desteğiyle, 1988-1994 savaşında yitirdiği topraklarını geri aldı. Azerbaycan, Bayraktar TB2 drone'larını ve İsrail kamikaze drone'larını Ermenistan'ın savunmasına karşı kullandı. Bir tahmine göre Ermeni kayıplarının yaklaşık 200 tank, 90 zırhlı araç ve 182 topçu parçası olduğu belirtildi.

Dağlık Karabağ’ın yaklaşık yüzde 40’ını içeren Azerbaycan’ın askeri kazanımları Türkiye’ye bir başka stratejik zafer kazandırdı.

Ancak bölgesel üstünlük için Türkiye ile çekişen Rusya, Ermenistan ve Azerbaycan arasında Moskova’ya siyasal ağırlık kazandıran rolünü yükselten ateşkes müzakerelerinden de yararlandı. Barış anlaşmasının imzalanmasının ardından Rusya, Türkiye'nin kendi barış güçlerini Dağlık Karabağ'a gönderme girişimini engelledi.

Erdoğan hükümeti başka yerlerde de savaş alanındaki başarıları stratejik avantaja çevirmek için mücadele etti.

Suriye'de, İdlib ateşkesi olası bir insani felaketi engelledi, ancak Suriye ve Rus destekçilerinin onu kontrol eden Suriyeli isyancı güçlerden geri almaya kararlı oldukları eyaletteki temel gerilimleri çözmek için hiçbir şey yapmadı.

Lacher, Libya'da, Türklerin barış müzakereleri sırasında "çıkarlarını meşrulaştıran ve varlıklarını güçlendiren" bir çözüm elde etme ihtimalinin son derece düşük olduğunu söyledi. "Bu askeri zaferi siyasi kazanca dönüştürmek oldukça zor" diye de ekledi.

Kaynak: SSDergilik

Yorum yapın