Savunma sanayii casusluğunun cezası artabilir

Savunma sanayiine yönelik 'casusluk' soruşturmalarını bu aralar sıkça duyar olduk. Peki bu alanda Türk hukukunun cezaları caydırıcı mı? Savunma sanayii casusluğunun çok kapsamlı bir suç olduğuna işaret eden uzmanlar, cezaların artabileceği görüşünde.

Geçtiğimiz günlerde Ankara merkezli bir operasyon hemen herkesin dikkatini çekti… Devletin gizli kalması gereken bilgilerini temin ve askeri casusluk suçlarından yürütülen soruşturma kapsamında aralarında Savunma Sanayii Başkanlığı personeli ve emekli askerlerin de olduğu çok sayıda kişi gözaltına alınmıştı.

Türkiye ‘hedef ülke’ konumunda

Aslında bu haber son dönemlerde sıkça duymaya başladığımız ‘casusluk’ merkezli operasyonları bir kez daha gündeme getirdi. Geçmiş yıllarda Türkiye’nin milli savunma sanayii kabiliyetleri bu kadar değildi. Ancak özellikle son 20 yılda Ankara hafif ve ağır silahlardan gemilere, füzelerden uzay çalışmalarına, kritik parçalardan en karmaşık ve üst düzey teknolojik silahlara kadar her alanda önemli çalışmalara imza atınca işler değişti.

Konu casusluk olunca bu suçlamaların hukuki dayanağı ve alınan cezaların caydırıcılığı en kritik sorulardan biri. Biz de bu durumu Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Selami Kuran’a sorduk.

Sahada kullanıldıktan sonra süreç hızlandı

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin son yıllarda savunma endüstrisinin hemen her alanında büyük yatırımlar yapıp, bu konuda öncü ülkelere emsal nitelik taşıyan ürünler ortaya çıkardığı hatırlatmasıyla başlıyor Prof. Dr. Kuran konuşmasına…

Burada önemli bir detay olduğuna işaret eden Kuran’a göre Türkiye’nin bu ürünleri sadece sergilemekle kalmayıp aynı zamanda sahada, yani çatışma ortamlarında da kullanarak, ürünlerin elde ettiği başarıyı en etkili şekilde ortaya koymasıyla süreç hızlanıyor.

Sadece bilgi çalmak değil tedarik başlığı da kritik

Bu konuda en çok dikkat çeken proje elbette ki Türk SİHA’ları. Ayrıca diğer alanlarda da önemli çalışmalar sürüyor.

Prof. Dr. Kuran, casusluk faaliyetlerinin sadece ‘hedef sisteme dair bilgi hırsızlığı’ anlamına gelmediği uyarısında bulunuyor. “Başka nasıl bir casusluk faaliyeti olabilir?” sorumuza “Söz konusu ürünlerin hayati önem taşıyan teknik parçaları için tedarikçi olma yarışı düşündüğünüzden çok daha kritik bir konu” yanıtını veriyor.

Askeri casusluk ve savunma sanayii casusluğu aynı mı?

Boğaziçi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Kuran, bu süreçle birlikte Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iki farklı casuslukla (teknoloji casusluğu ve ticari casusluk) mücadele hikayesinin başladığını vurguluyor.

Mücadelenin hukuki boyutuna eğilmek istiyoruz ve sürecin kanunlar çerçevesinde nasıl görüldüğünü soruyoruz:

“Öncelikli olarak şu hususu kesin olarak ortaya koyalım… Askeri casusluk ve savunma sanayii casusluğu birbirinden farklıdır. Askeri casusluk, TCK madde 337’de zikredilen ‘Yasaklanan bilgileri siyasal veya askerî casusluk maksadıyla açıklama’ başlığı altında ele alınmıştır.

Bu suç, yetkili makamların kanun ve düzenleyici işlemlere göre açıklanmasını yasakladığı ve niteliği bakımından gizli kalması gereken bilgilerin, siyasal veya askeri casusluk maksadıyla açıklanması ile meydana gelmekte. Bu suçun görünümüne ilişkin en güncel örnek ‘MİT Tırları Davası’ olarak bilinen yargılamadır.”

Savunma sanayii suçunu herkes işleyemez

Ancak bizim ele aldığımız konu ise daha çok ‘devlet sırrı’ niteliğindeki askeri alandaki teknolojilere ilişkin bilgilerin sızdırılması yani TCK madde 333’te “Devlet sırlarından yararlanma, Devlet hizmetlerinde sadakatsizlik” başlığı altında belirtilen suç oluyor.

Prof. Dr. Kuran, bu suça dair “Görevi dolayısıyla öğrendiği ve devletin güvenliğinin gizli kalmasını gerektirdiği fenni keşif veya yeni buluşları veya sınai yenilikleri kendisinin veya başkasının yararına kullanan veya kullanılmasını sağlanması ile oluşmaktadır” bilgisini paylaşıyor.

Bu suçun görünümüne ilişkin olarak da özellikle son zamanlarda haberlere konu olan ‘savunma sanayii yetkililerinin bilgi sızdırırken yakalanmaları’ konusunun örnek olabileceğini belirten Kuran, şöyle devam ediyor:

“Kanun metninin lafzından da anlaşılabileceği üzere ‘askeri casusluk’ suçunu herkes işleyebileceği gibi ‘savunma sanayi casusluğu’ suçunun 1. fıkrasında yalnızca o sırra erişebilecek görevli kimse fail olabilecektir.

Tabii en önemlisi burada bir de yaptırım farkı var. Askeri casusluk suçu daha ağır nitelikte bir suç olarak ele alınmakta bizim ceza hukuku sistemimizde. Buna göre askeri casusluk suçunun basit hali 10 yıldan 15 yıla hapis öngörürken, savunma sanayii casusluğunda bu 5 yıldan 10 yıla düşmektedir. Aynı durum her iki suçun da savaş durumunda işlenmesinde de mevcut. Askeri casuslukta ağırlaştırılmış müebbet söz konusuyken savunma sanayii casusluğunda müebbet cezası öngörülüyor. Gelinen nokta itibarıyla belki de Türkiye’nin de savunma sanayii casusluğuna yönelik ceza sınırını daha da yükseltmesi gündeme gelebilir.”

Günümüzün yükselen yıldızı ‘endüstriyel casusluk’

Prof. Dr. Selami Kuran, bu işin sadece savunma sanayii çerçevesinde sınırlı kalmaması gerektiğinin altını çiziyor ve “Bu casusluk aslen bir endüstriyel casusluktur” diyor.
Bu tanımlama bir şirket veya kuruluşun üretim süreçleri, kimyasal formüller, tarifler, teknikler veya fikirler hakkında aktif olarak istihbarat toplamaya çalışılması yani fikri mülkiyet hırsızlığı temelinde ilerliyor. Bununla beraber fiyatlandırma, teklif verme, planlama gibi bilgiye sahip olan taraf için rekabet avantajı yaratması amaçlanan hususların da ‘casusluk’ olarak görülebileceğini anlatıyor Prof. Dr. Kuran.

Gelinen noktada istihbarat ülkelerinin kendi ülke şirketleri için casusluk faaliyetinde dahi bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Kuran, bu tür suçlarda dünyanın bazı ülkelerinde öngörülen cezalarla sözlerini tamamlıyor:

“Amerika’da bu suça en basit haliyle 10 yıla kadar hapis cezası öngörülmüş. Bununla beraber, ‘Yabancı hükümete yardımcı olmak için savunma bilgilerini toplama veya teslim etme’ suçunda ise idam veya herhangi bir yıl ya da ömür boyu hapis cezası öngörülmüş.

Almanya’da devlet sırrını açıklamak üzere elde eden kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezasına çarptırılıyor. Eğer bu bilgi vatana ihanet etmek için elde edilmişse 10 yıla kadar hapis cezası var.

Fransa’ya baktığımızda ise ulusal savunmaya ilişkin sır niteliğinde olan bilgiyi elde tutmak ya da başkasıyla paylaşmak gibi suçlar 5 yıl hapis ve 75 bin euro para cezası ile cezalandırılır.

Rusya Federasyonu’nun ‘devlet sırrının açıklanması’ suçu 4 yıla kadar hapis öngörmekte.”

Kaynak: TRT Haber

Yorum yapın