Herhangi bir problem karşısında çözümü tek başına bulmak mı daha kolaydır, yoksa bir grupla birlikte ilerlemek mi? Aklın insanlar arasında dağıldığı; farklı bilgi, deneyim ve yaklaşım türlerine sahip bireylerin grup halindeyken daha akılcı hareket ettiği teorisinden doğan kolektif akıl pek de yeni bir fikir sayılmamaktadır. Ancak ilk günden bu yana grup halinde yaşama, avlanma ve korunma, yani hayatta kalma uğraşı süresince farklı düşün yapısına sahip olanlarla bir arada hareket etme eğiliminde olan insanlığın kolektif aklı, dijital çağa girilmesiyle ciddi bir değişimden geçmektedir.
İnternetin insan hayatına girmesiyle birbirine yüzlerce kilometre mesafedeki insanlar dahi iletişim kurup birlikte yeni fikirler üretebilir hale gelmiştir. Uydular, akıllı telefonlar gibi insanlığın her daim etrafında olan akıllı cihazlarla inanılmaz büyüklükte veriler elde edilmekte; sözkonusu veriler de dünya ve toplum yararına yepyeni bilgiler üretilmesi için kullanılmaktadır. Bu gelişmelerin en önemlisi olarak öne çıkan sonuncu adım makine öğrenmesi iseinsan zekâsını yükseltmiştir.
Makine öğrenmesi kapsamındaki yapay zekâ gibi teknolojilerle insan beyninin analiz edemeyeceği kadar yüklü verilerin kolayca işlenmesi mümkün kılınmıştır. Yani kolektif akla, insanlığın sahip olduğundan çok farklı metot, hız ve yaklaşım türlerine sahip yeni bir bileşen daha eklenmiştir. Makineler, elde edilen sonuçları yine insanlığın algılama ve tahmin muhakemesine sunmakta; böylece makinelerle insanlar arasında bilgi ve deneyim alışverişi mümkün olmaktadır. Çeşitli gruplardan gelmiş insanları, veri ve teknolojiyi bir araya getirerek insan ya da makinenin tek başına elde edemeyeceği seviyede, çok yönlü ve kapsamlı, problem çözme ile muhakeme yetisi yüksek bir kolektif akla ulaşılabileceği düşünülmektedir. Peki bu nasıl yapılabilir? İnsan aklı ve yapay zekâ bir arada, insanlık yararına nasıl çalışabilir?
Yazının tamamına buradan ulaşabilirsiniz: Yapay Zekâ ve Kolektif Akıl Birleşince - Akıl ve Makine Bileşiminin Geleceği
