Küreselleşmenin Güvenliğe Etkileri: Rusya’nın Güvenlik Stratejisi Üzerine Bir Değerlendirme

1. Giriş
Küreselleşme süreciyle beraber siyasal, ekonomik değişmeler güvenlik kavramının yeniden şekillenmesine neden olmuştur. Küreselleşmeyle değişen koşullarda devletlerin uygulamış oldukları stratejiler değişim, dönüşüm ve yenilik kavramlarıyla beraber farklılaşmaya başlamıştır. Küreselleşme süreciyle önceleri güvenliği askeri alanda bir tehdit oluşturduğunu düşünen devletler; ekonomik bir büyüme ekseninde güvenliği yeniden değerlendirmişlerdir. Güvenlik kavramı zaman devletler de kamuoyu, çevre, iklim gibi konularda da değerlendirilmeye başlanmış ve uluslararası ekonomik politikalarda tartışılmaya başlanmıştır. Küreselleşme kavramı uluslararası ilişkiler disiplininde dünyasının değişen dinamikleriyle yeniden bir oluşum içerisine girmekte ve siyasi ve ekonomik açıdan jeopolitiğin yeniden şekillenmesinde önemli bir rol oynamaktadır. Böylece yaşadığımız dünyayı anlamak için küreselleşme kavramının meydana getirdiği kavram, teori, yaklaşım, analiz çerçevesini anlamamız gerekmektedir.
 
Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle küreselleşme kavramının uluslararası ilişkiler disiplininde ortaya çıkmasıyla beraber uluslararası güvenlik dağılmasından sonra bölgede ki siyasi, ekonomik, kültürel değişimler, küreselleşme süreciyle devletler de ekonomik krizlerin yaşanmasına, devletlerin çözümlenme sürecine girmelerine yeni güvenlik arayışlarıyla beraber medeniyetler çatışmasının yaşanmasına ve devletler de yeni tehditler ortaya çıkmıştır. Küreselleşme süreciyle beraber devletlerde, birey güvenliği, toplumsal güvenlik, çevre güvenliği gibi konuların gündeme gelmesine neden olmuştur. Soğuk Savaş döneminin sona ermesiyle beraber meydana gelen değişim ve dönüşümler zaman içeresinde devletler de olduğu gibi; Rusya’da da ulusal güvenlik stratejisinin döneme uygun nitelikte yeniden şekillenmesine neden olmuştur. Özellikle Kırım bölgesinin Rusya tarafından işgal edilmesi, jeopolitik alanında meydana gelen hızlı değişim ve dönüşümler Batı-Rus rekabeti ulusal güvenlik stratejisin değişmesinde önemli bir rol oynamıştır.
 
Çalışmanın amacı değişen konjonktür içerisinde Rusya›nın Güvenlik Stratejisi belgelerinde ortaya çıkan güvenlik kavramı ve tehdit algısındaki değişimlerin ortaya koymaktır. Küreselleşme süreciyle beraber uluslarasın konjonktür de yaşanan değişimlerle günümüze kadar süreç analiz edilmeye çalışılarak Rusya’nın Kurulma tarihine değilmiş olup; Birinci Dünya Savaşının Rusya Devletine etkileri ve SSCB yıkılmasından sonra yaşanılan politikalar anlatılmaya çalışacaktır. Temel sorun alanımızı oluşturan Rusya’nın Güvenlik algısındaki değişmeler dönem içinde uygulanan doktrininle beraber yeni güvenlik algısının oluşum süreci anlatılmaya çalışılacaktır.

2. Kavramsal Açıdan Küreselleşme
Küreselleşme; son 20 yılda uluslararası ilişkiler başta olmak üzere, akademik çalışmalar da araştırılan konuların başında gelmektedir. Literatür taraması yapıldığında küreselleşme terimi, kimilerine göre “uluslararası ilişkiler bütünü ”, kimilerine göre “evrenselleşme”, kimilerine göre ise “karşılıklı bağımlılık” olarak tanımlanmaktadır.
 
Dünya haritasına baktığımızda yerküreyi bir bütün olarak değerlendirmekteyiz. Küreselleşme süreciyle beraber yerküre kavramı zamanla insanoğlu tarafından parçalandı. Küreselleşmeyle birlikte, içinde yaşadığımız yerküre parçalanarak, farklı bölgelerde yaşan insanlar arasında etkileşimin daha hızlı şekilde sağlanmasına neden oldu. Böylece yaşadığımız yerküre de “karşılıklı bağımlılık” giderek artmaya başladı. Bugün içinde yaşadığımız dünyayı an lamak ve tanımlamak için karşımıza çıkan en önemli değişkenlerin başında küreselleşme olgusu karşımıza çıkmaktadır.
 
Küreselleşme kavramın ortaya çıkısı hakkında net bir bilgi olmamakla birlikte, sürecin günümüzde kullanılmaya başlanması, 4 Nisan 1959 tarihinde The Economist dergisinin de kelimenin kullanılmasıyla başlanmıştır1. Mcluhan küreselleşme sürecini 1962 yılında “global köy” terini kullanarak küreselleşmeyi ekonomik bir sürecin başlangıcı olarak tanınmıştır2. Thatcher ve Reogan Küreselleşme kavramı, devletlerin ideolojik ayrımlara varan kutuplaşmaların çözümlenmesi ve ulusallaşmanın ve uluslararası unsurların dünyanın farklı bölgelerine yayılması olarak tanımlamışlardır. Böylece ilk kez küreselleşme kavramı siyasi olarak karşımıza çıkmaktadır. Theodore Levitt, küreselleşme sürecini ekonomik bir dönüşüm olarak tanımlarken, uluslararası kuruluşların etkinliğinin artması ve çok uluslu şirketlerin egemen güç oluşu gibi unsurları ön plana çıkarmıştır3.
 
Türkçe’ye “küreselleşme” olarak çevrilen “globalizasyon” kavramı “global” kelimesiyle “toptan”, “toplam”, ve “küresel” anlamına gelmektedir. TDK ‘ya göre: “Küresel” kelimesi de dünya milletleri, ekonomi, siyaset ve iletişim bakımlarından birbirine yaklaşma ve bir bütün olma4 şeklinde açıklanmaktadır.

Yorum yapın