Ermeni cephe hattındaki Rus Keskin Nişancı Tüfeği: Ermenistan'daki Rusya askeri gölgesini anlamak

Yönetici Özeti

  • Geçtiğimiz günlerde, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri’nin yayımladığı, Ermeni unsurlarından ele geçirilen ekipmanı gösteren bir YouTube videosu, kritik açık-kaynaklı istihbarat verisi kaynağı da olmuştur. Video, Rus yapımı T-5000 keskin nişancı tüfeğinin cephe hattında olduğuna işaret etmektedir.
  • 1,500 km etkili menzile sahip olan T-5000 keskin nişancı tüfeği, Orsis firması tarafından üretilmektedir. Orsis’in, Rusya’da güvenlik & savunma elitinin önemli isimlerinden, 2008 Gürcistan Savaşı sonrası Rus savunma modernizasyon programını da yöneten, eski Başbakan Yardımcısı Direktörü Dmitry Rogozin ile bağları bulunduğu iddia edilmektedir. Rogozin, halihazırda, Rusya Uzay Ajansı Roscosmos direktörüdür.
  • Orsis firması, geçtiğimiz yıl Ermenistan’da bir silah ihalesinde usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle Erivan tarafından kara listeye alınmış, hemen ardından Moskova’nın Paşinyan yönetimine yoğun baskısı sonucu, sözü edilen karar ilgili Ermenistan mahkemesi tarafından hızla bozulmuştur. Orsis’in, Ermenistan Savunma Bakanlığı askeri-bürokrasisi içinde gizli ortaklarının bulunduğuna ilişkin bazı haberler de mevcuttur.
  • T-5000 keskin nişancı tüfeğinin cephe hattında ele geçirilmesi iki temel olasılığı beraberinde getirmektedir. İlk senaryo, Ukrayna, Suriye ve en son Libya ve örneklerinde görüldüğü üzere, Wagner ya da başka bir Rus özel askeri şirketinin, Karabağ’da Ermeni unsurları ile birlikte hareket ettiği varsayımına dayanmaktadır. İkinci senaryo, Orsis’in, Aralık 2019’da Erivan’da kara listeden çıkarılmasını müteakip, Ermenistan’a T-5000 keskin nişancı tüfeğini de içeren milyonlarca dolarlık silah satışını nihayet gerçekleştirdiği anlamına gelecektir. İlk senaryo, süregelen savaşa yönelik Rus angajmanında bir değişikliğe işaret etmektedir. İkinci senaryo ise, Erivan savunma ve askeri bürokrasisi üzerindeki Rus hegemonyasının, Paşinyan faktörünü aşarak, hakimiyetini perçinlediğini bir kez daha gösterecektir.
  • Son dönemde Ermeni birliklerinde gözlemlenen düzensiz ve disiplinsiz çekilme trendi ile Erivan’da Orsis’in yürüttüğü hukuki-siyasi baskı stratejisi, ikinci senaryonun daha gerçekçi olduğunu ortaya koymaktadır.

Ermeni Cephe Hattındaki Rus Keskin Nişancı Tüfeği T-5000

Azerbaycan Savunma Bakanlığı’nın resmi YouTube hesabı tarafından 27 Ekim 2020 tarihinde  yayımlanan bir video, son günlerde yoğunlaşan çatışmalar sonucu, mevzilerini terk eden Ermeni birliklerinin geride bıraktıkları silah ve platformları göstermektedir. Sözü edilen görselin 2,31 – 2,37 bölümleri arasında, bir keskin nişancı tüfeği göze çarpmaktadır.

Yaptığımız inceleme sonucunda, Ermeni cephe hattında terk edilen keskin nişancı tüfeğinin, Moskova merkezli Rus Orsis firması tarafından üretilen, T-5000 olduğu anlaşılmaktadır.

Üretici firmanın bildirdiği üzere, 6 farklı kalibrede varyantı olan tüfeğin en uzun menzilli modeli, 1,500 kilometre etkili menzile sahiptir. İncelemeye konu silah, Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri ve güvenlik güçlerinin elit keskin nişancı birlikleri tarafından kullanılmaktadır.

Rus Silah Firması Orsis ve Ermenistan Faaliyetleri

2008 Rusya – Gürcistan Savaşı’ndan öğrenilen dersler kapsamında, Moskova, silahlı kuvvetlerinin keskin nişancı kapasitesinde ciddi bir reform programı başlatmıştır. Orsis T-5000, sözü edilen reform çabalarının bir ürünüdür. Orsis firmasının Rus Devleti tarafından cömertçe desteklenmesi, 2010’lu yıllarda, dönemin Rusya Federasyonu Başbakan Yardımcısı Dmirty Rogozin tarafından başlatılan askeri modernizasyon planı ile başlamaktadır.  İlginç bir şekilde, o dönemde firmanın başında bizzat Rogozin’in oğlu bulunmaktadır.

Orsis’in Ermenistan Silahlı Kuvvetleri envanterine yeni çözümlerini katma hususundaki ilgisi özellikle son iki yıldır gündemde olmuştur ve çalkantılı bir hukuk sürecini de beraberinde getirmiştir.

Dikkat çekici biçimde, 2019 yılında, Orsis, Erivan’ın silah alım ihalelerinde usulsüzlük yaptığı gerekçesiyle kara listeye alınmış ve ihale sürecinden dışlanmıştır. Başbakan Nikol Paşinyan ve Savunma Bakanı David Tonoyan ikilisinin bu çerçevede etkin olduğu düşünülmektedir.

Dahası, kimi Ermeni basın kaynakları, Ermenistan Savunma Bakanlığındaki bazı askeri-bürokratların, görevlerini kötüye kullancak şekilde, ihalelerde sözü edilen şirket lehine müdahalede bulunduklarını belirtmektedir. Soruşturma konusu olan bir diğer iddia ise Savunma Bakan Yardımcısı Makar Gambaryan’ın Orsis’ten rüşvet istediği / aldığı iddiaları ile ilgilidir. Söz konusu soruşturma, ‘delil yetersizliği’ nedeniyle sonuçsuz kalmıştır.

Orsis’in ihaleden dışlanması sürecine Rusya Federasyonu resmi makamları büyük tepki göstermiş ve Savunma Bakanı Tonoyan’dan izahat istemişlerdir – aynı ihaleye, Ermeni Aspar firmasının Beretta ortaklığı ile gireceği de iddia edilmiştir –. Müteakip olarak, Orsis, Ermenistan’da bir hukuki süreç başlatmış ve 2019 yılı sonunda kara listeden çıkarılmıştır.

2020 başında ise, firma, bazı Ermenistan Savunma Bakanlığı yetkililerine karşı dava açmıştır. Tam da aynı dönemde, Rus Devleti’nin savunma ithalat / ihracat ajansı Rosoboronexport, ‘yabancı bir ülkeye’ 1,5 milyon dolarlık T-5000 keskin nişancı tüfeği satışı yapılması için mutabakata varıldığını belirtmiştir.

Askeri – Stratejik Değerlendirme

Keskin nişancılar, Sovyet – Rus harp yaklaşımı ve harekat tasarılarında önemli bir yer tutmaktadır. Yapılan askeri bilimler çalışmaları, Rus muharebe kuruluşunda ‘keskin nişancı / sniper’ olarak tanımlanan unsurun, kara birliklerinin parçası olan ve genelde (yaklaşık 800m menzilli) Dragunov (SVD) keskin nişancı tüfeği ile mücehhez unsurlar ile karıştırılmaması gerektiğinin altını çizmektedir.

1,5km etkili menzilli Orsis T-5000 başta olmak üzere, daha gelişmiş silahlar ile donatılan Rus elit keskin nişancı unsurları, ilk temas hatlarından yüzlerce metre geride konuşlandırılarak, düşmanın manevralarını akamete uğratmak, düşman birliklerini kara ateş-destek unsurları için (topçu ve çok namlulu roketatar) uygun noktalara yönlendirmek ve dost manevra birliklerine zaman kazandırmak gibi sofistike görevlere de sahiptir.

Ayrıca, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana şekillenen Sovyet-Rus askeri yaklaşımında, elit keskin nişancının, harp sahasındaki diğer unsurlar için doğal bir keşif ve hedef tespit unsuru olarak görev yapması beklenir. Rus istihbarat servisleri de, elit keskin nişancı kabiliyetine önem vermektedirler.

Son yıllarda, Ukrayna’nın doğusundaki hibrit harp müdahalesi, bahse konu keskin nişancı yetenek geliştirme programı için bir test imkanı sunmuştur.

Nitekim, yapılan çalışmalar, Ukrayna güvenlik güçleri kayıplarının yaklaşık üçte birinin, Rus / Rusya yanlısı ayrılıkçı keskin nişancı ateşi sonucu gerçekleştiğini ortaya koymaktadır. Orsis T-5000, Ukrayna’daki Rus destekli operasyonlarda kullanılan etkin silahlardan biridir.

Sovyet-Rus askeri ekolünün etkisini hissettirdiği Ermenistan Silahlı Kuvvetleri, keskin nişancı yeteneklerine özel bir önem atfetmektedir. Çok sayıda Azerbaycan askeri personeli, temas hattı boyunca, keskin nişancı ateşinin hedefi olmuştur.

Süregelen çatışmalardan hemen önce icra edilen ve Ermenistan’ın da katıldığı Rusya’nın Kafkas 2020 Tatbikatı, yoğun keskin nişancı faaliyetini de beraberinde getirmiştir. Yine Ermenistan’ın, Rus Güney Askeri Bölgesi keskin nişancı unsurları için bir eğitim alanı olduğu bilinmektedir.

Temel Senaryolar ve Değerlendirmelerimiz

Yukarıdaki soruya bu noktaya kadar belirtilen stratejik çerçeve ile bağlantılı olarak iki temel senaryo ile yanıt vermek mümkündür.

  • İlk akla gelen husus, Rus ‘özel’ askeri şirketi Wagner ya da benzer başka bir aktörün, cephe hattındaki Ermeni birliklerine katılmış olmalarıdır. Nitekim, çatışma bölgesinde Wagner faaliyetine ilişkin henüz doğrulanmayan bazı emareler bulunmaktadır. Benzer şekilde, uluslararası basına yansıyan açık-kaynaklı istihbarat verileri de, halihazırda Suriye ve Libya’da Rus özel askeri şirketlerinin keskin nişancı unsurları bulunduğunu göstermektedir.

Eğer sözü edilen senaryo gerçekten vuku buluyor ise, halihazırdaki çatışmalar, Libya’dan sonra Türkiye – Rusya vekaleten harp (proxy war) trendine yeni bir vaka eklemiş görünmektedir.

Ayrıca, mevcut senaryo, Libya’dan farklı olarak, Rus askeri istihbaratı (GRU) ile organik bağları bulunan Wagner ya da diğer özel askeri şirketlerin, eski Sovyet coğrafyasında Ukrayna sonrasında yeni bir cephe açtığını gösterir ki, bu durum, askeri-taktik mahiyetin ötesinde jeopolitik bir anlam taşıyacaktır.

Ukrayna öncesinde, Rus keskin nişancı unsurlarını ve konseptlerini, yoğun olarak 1990’lardaki Rus – Çeçen savaşlarında müşahede etmek mümkündür.

Sözü edilen senaryoya ilişkin bir nüans, Ermenistan’da bulunan Rus 102. Üssü’nde konuşlu Rusya Federasyonu Silahlı Kuvvetleri unsurlarının bizzat Karabağ’da çatışmalara dahil olmasıdır.

Öte yandan, Moskova’nın, özel askeri şirketler enstrümanları elinde iken, ilgili personelin hayatını kaybetmesi ya da Azerbaycan birlikleri tarafından ele geçirilmesi halinde ciddi diplomatik sonuçları olabilecek böyle bir yola başvurmayacağı değerlendirilmektedir.

  • İkinci senaryo, Rosoboronexport’un Aralık 2019’da belirttiği 1,5 milyon dolarlık silah satışı için ‘yabancı alıcının’ Ermenistan olduğu ve Erivan’ın sözü edilen silahları Karabağ cephe hattına sevk ettiği varsayımına dayanmaktadır. Bu senaryoyu destekleyen en önemli taktik istihbarat emaresi, cephe hattındaki Orsis T-5000 keskin nişancı tüfeğinin, ilgili personel tarafından terk edilerek – ve tuzaklanmadan – Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri birliklerinin ilerlemesi karşısında geride bırakılması olmuştur. Ağırlıklı olarak askere alım ve seferberlik yollarıyla teşkil edilen Ermeni muharebe kuruluşu, son dönemde cephenin genişlemesi ve Azerbaycan taarruzunun operasyonel temposunun artması ile birçok çatışma alanında düzensiz ve disiplinsiz çekilmektedir. Nitekim, Azerbaycan Silahlı Kuvvetleri, Ermenilerce savaşmadan harp sahasında terk edilen, ana muharebe tankı ve zırhlı personel taşıyıcılar dahil olmak üzere, birçok ekipmana ait görüntüyü sosyal medyada yayımlamaktadır.

İkinci senaryonun, Ermeni birliklerinin düzensiz çekilmesini gösteren askeri emareler dışında bir diğer kritik önemi, Ermenistan silah alımları ve savunma bürokrasisi üzerindeki Rus etkisini bir kez daha gözler önüne sermesidir.

Erivan, ateşli silahlara ilişkin bir alım sürecini dahi, Moskova’nın baskısı ve müdahalesi olmadan yürütememektedir, bir Rus firmasını, en nihayetinde, ihale dışında bırakamamaktadır. Paşinyan yönetiminin mevcut çatışmalardan sonra daha da zayıflamasıyla, Rus güvenlik-savunma nomenklaturasının, Ermenistan üzerinde daha da belirgin bir tahakküm kurması beklenmektedir.

Kaynak: EDAM / Dr. Can Kasapoğlu

 

 

 

 

Yorum yapın