4 Ekim 1957’de Sovyetler Birliği’nin (SB) Baykonur/Kazakistan’dan uzaya Sputnik-1 yapay uydusunu fırlatmasıyla insanlık yeni bir döneme girdi. Dünya yörüngesinde üç hafta faal kalabilen Sputnik-1 bir yandan uzay teknolojilerinin araştırılması-geliştirilmesi ve insanlık yararına hizmete girmesine vesile oldu; diğer yandan uzay güvenliği ve savunmasını ön plana çıkaran bir süreci tetikledi.
Uzayın bir yarış arenasına evrilmesi karşısında barışçıl amaçlarla kullanılması için bir dizi norm ve kuralın geliştirilmesi gereksinimi karşısında BM bünyesinde 1960’lı yılların ortalarından itibaren 1980’li yılların başına kadar sancılı geçen müzakereler sonucunda bir dizi Antlaşma, Anlaşma ve Sözleşme imzalandı.
Davranış normları ve kuralları geliştirmeye dönük hukuki düzenlemelere ve uzay araştırmalarında yapılan işbirliklerine rağmen uzayın ‘stratejik rekabete’ açık hale gelmesinin önünü almak mümkün olamadı. Uzay yarışına ilerleyen yıllarda Çin, Hindistan, Kuzey Kore ve İran gibi aktörler de girdiler.
Soğuk Savaş döneminde ABD-SB arasında uzayda da iki kutupluluğa dayalı bir düzen vardı. Soğuk Savaş ertesi dönemde uzay güvenliğinin askeri ve çevresel boyutlarının ön plana çıktığı iki boyutlu bir çerçeve vücut buldu. Yeni yüzyılla birlikte uzayın güvenlik ve savunma amaçlı kullanımı, uzaydaki yeteneklerin insan ve doğa yapımı tehditler karşısında güvenlikleri ve uzaydan kaynaklı tehditler karşısında güvenliğin sağlanması şeklinde tanımlanabilecek üç boyutu kapsayan bir aşamaya doğru evrildi.
Fatih Ceylan, Büyükelçi (E), Dışişleri Bakanlığı eski Müsteşar Yardımcısı, Türkiye’nin NATO nezdinde eski Daimi Temsilcisi
Tacan İldem, Büyükelçi (E), EDAM Başkanı, NATO eski Genel Sekreter Yardımcısı, Türkiye’nin NATO ve AGİT nezdinde eski Daimi Temsilcisi
Nihat Kökmen, Hv. Korgeneral (E), EDAM Yönetim Kurulu Üyesi, Türkiye’nin NATO nezdinde eski Askeri Temsil Heyeti Başkanı, MSB eski Müsteşar Yardımcısı
Raporun tamamına buradan ulaşabilirsiniz: Uzayda Yarışın Geleceği-Sınamalar ve Fırsatlar Neler? Türkiye’nin Konumu
Kaynak: EDAM