Türkiye’nin 'Çelik Kanatları' en zorlu görevlere hazır

Hemen herkesin bir kez de olsa hayalini kurduğu mesleklerden biri pilotluk... Bu hayalini bir adım öteye taşıyanların en büyük isteği ise savaş pilotu olabilmek... TRT Haber bu hayalini gerçeğe dönüştürenlerin hikâyesini görüntüledi.

Onlar Türkiye'nin gökyüzündeki gözü kulağı... Sadece terörle mücadelede değil ülkemizin kara-hava ve deniz sınırlarının korunmasında da çok kritik görevler üstlenen kahraman Türk pilotları, yetenekleri ve sahip oldukları imkânlarla dünyanın en iyileri arasında kabul ediliyor.

Peki, ama böylesine zorlu bir görevde bu denli başarılara ulaşan pilotlar nasıl yetişiyor? TRT Haber, Türkiye’nin ilk jet üssü olan Balıkesir 9. Ana Jet Üs Komutanlığında ve Eskişehir 1. Ana Jet Üs Komutanlığındaki eğitim süreçleri ve faaliyetleri görüntüledi.

Dünyanın en iyi pilotları bu üste yetişiyor

Türk Hava Kuvvetleri bünyesinde 1951 yılında kurulan Balıkesir 9. Ana Jet Üssünün, Ege, Trakya, Marmara ve Batı Karadeniz'i kapsayan geniş bir sorumluluk alanı bulunuyor.

Üsse girişinizde sizi karşılayan ilk yazıda ‘Bu üste dünyanın en iyi pilotları yetiştiriliyor’ yazısı aslında içerideki eğitimin ne denli zorlu ve küresel standartların belki de üzerinde olduğunu gösteriyor.

Havadan gelecek tehditlere karşı asli unsurların bu üste bulunması, Balıkesir’i ve burada bulunan filoları bir nevi ‘Ege’nin Kalesi’ yapıyor.

Üsse girdiğiniz andan itibaren ilk dikkat çeken hususlardan biri askeri disiplin ve saygının son derece yüksek olmasıyla birlikte, buradaki üst rütbeli komutanlardan savaş pilotlarına, uçak bakım teknisyenlerinden ulaşımı sağlayan erlere varana kadar herkesin arasında son derece değerli bir bağ kurulmuş olması.

Eğitimler son derece zorlu

Hava Harp Okulundan mezun olduktan sonra bir pilotun savaş uçağıyla ilgili eğitimlerinin en önemli parçalarından biri Balıkesir’deki üste veriliyor.

Burada pilotlar son derece gelişmiş sistemler üzerinden işin teorik kısmına dair çalışmalarını tamamlıyor. Burada gerek özel salonlarda verilen toplu dersler, gerek brifing odalarındaki bire bir eğitimler gerekse de simülatör üzerinden pilot tıpkı uçaktaymış gibi yaratılan ortam üzerinden gerçekleşen eğitimler dikkat çekici.

Pilotlar, bu eğitime tıpkı bir savaş uçağına biniyor gibi hazırlanıyor ve uçuş kabinine o şekilde biniyor.

Koltuğun simülasyon alanına girmesi ve siyah perdelerin otomatik olarak kapanmasıyla dış dünya bağları kesilen pilotlar bu sistem sayesinde düşman uçaklarıyla havada muharebeden mühimmat atımına, tüm hava şartlarında ve en zorlu koşullarda iniş-kalkış yapabilmekten havada yakıt ikmaline kadar çok farklı süreçleri bire bir deneyimleyerek çok daha donanımlı hale geliyor.

Savaş pilotlarının sağlıkları da son derece kritik bir unsur. Tüm süreç çok farklı merkezler tarafından kontrol edilirken, aynı zamanda üs içerisinde sağlanan imkânlarla savaş pilotlarının spor faaliyetlerini de en ufak bir aksama olmadan tamamlaması sağlanıyor.

Konuştuğumuz savaş pilotları yemek tercihlerinden uyku saatlerine kadar çok farklı dengelere dikkat ettiklerini, çünkü uçağa bindikten sonra fiziken, zihnen ve ruhen hazır olmanın son derece önemli olduğunu anlattı.

Öğretmen-öğrenci bağı son derece güçlü

Eğitimler ve uçuşlar sırasında gözlemlediğimiz en önemli hususlardan biri öğretmen olan rütbeli subaylar ile öğrenci olarak eğitimlerine devam eden daha düşük rütbeli pilotlar arasındaki güçlü bağ.

Normalde operasyona çıkan askerlerde görmeye alışık olduğumuz ‘can emanetliği’ anlayışı söz konusu hava kuvvetleri ve savaş uçakları olduğunda da aynı şekilde devam ediyor. Öğrenci pilotlarla üst rütbeli komutanlar arasındaki güçlü bağ hem eğitimlerin daha verimli geçmesini sağlıyor, hem de Türk Hava Kuvvetleri personeli arasındaki bağın her daim güçlü ve sürekli olmasını beraberinde getiriyor.

Terörle mücadelede kritik görevler onlardan soruluyor

Balıkesir’de eğitim alan pilotların görev yerlerinden biri de Eskişehir. Kentte bulunan 1. Ana Jet Üs Komutanlığına gelen pilotlar buradaki filolarda farklı görevler icra ediyor. Eskişehir’deki üs farklı görevler üstlenen çok sayıda filoyu barındırıyor.

Burayı diğer üslerden ayıran önemli özellikler var. Bunlardan biri de Türkiye’nin son F-4 filosunun Eskişehir’de konuşlanması. Yurt içi ve yurt dışındaki terör operasyonlarında savaş uçaklarıyla nokta hedeflerin vurulmasında buradaki F-4 filosunun büyük katkıları var.

F-4 uçaklarını dünyada kullanan çok az sayıda ülkeden biri Türkiye… Savaş pilotlarıyla bu durumu konuştuğumuzda, uçakların her ne kadar eski nesil olsa da yapılan modernizasyonlar ve faydalı yük kapasiteleri ile son derece etkili bir şekilde kullanılabildiğine işaret ediyorlar. Bu uçakların ayrıca yerli ve milli sistemlerimizin geliştirilmesinde önemli katkıları da bulunuyor.

Çekimlerimiz sırasında pisti pas geçen, inişten son anda vazgeçip ani bir manevrayla yükselen, bulutlar içerisinde farklı manevralar yapan, ikili kalkış ve iniş görevi icra eden ve ani hızlanmalar ve yukarı-aşağı yönlü manevralarda bünyelerine çok yüksek G kuvveti bindirerek eğitimlerini sürdüren pilotlara şahitlik ediyoruz.

Acil durum kalkışında en iyi ülkelerden biriyiz

Eskişehir’deki jet üssünde çok farklı görevler başarıyla icra ediliyor. Bunlardan biri de aslında kamuoyunun 1990’lı yıllardan bu yana aşina olduğu ‘sınır ihlali önleme’ görevi. Tehdidin yeri ve boyutuna göre Türk savaş uçakları farklı noktalardan kalkış yaparak ani müdahalede bulunabiliyor.

Hava Kuvvetlerimizin kahraman pilotları, havadan bir tehdit oluştuğunda ve ani hava harekâtı gerektiğinde 10 dakika içinde havalanarak tehdidi bertaraf edebilecek bir kabiliyete sahip.

Bu süre NATO standartlarında olmakla birlikte savaş pilotlarımızın bu sürenin daha altında bir zaman diliminde de kalkış gerçekleştirebildiğini öğreniyoruz.

Çelik Kartallar her daim hazır

Türkiye’nin bölgede hava kuvvetleri ve pilotlar özelinde ne durumda olduğu konusunda tüm savaş pilotlarından “Bu bölgenin en iyisiyiz” yanıtını alıyoruz.

Sürekli gerçekleşen uçuşlar, ikili kol faaliyetleri, terör operasyonları, sismik gemilerimize refakat, Ege ve Doğu Akdeniz’de gösterilen kararlılık gibi ülke menfaatlerini doğrudan ilgilendiren konularda son derece kritik görevler üstlenen Türk Hava Kuvvetlerinin sağladığı faydalar aslında bu yanıtın ne denli isabetli olduğunu gösteriyor.

Üste bulunduğumuz süre boyunca hem havada hem karada en zorlu şartlarda görevlerini başarıyla icra eden pilotlara şahit olmak, Türkiye’nin bu alandaki imkân ve kabiliyetlerinin geldiği noktayı görmemizi sağlıyor.

Gençlere ‘Bize katılın’ çağrısı

Etrafımızda bunca savaş pilotunu görünce “Gençlere önerir misiniz?” sorusunu yöneltiyoruz. Hepsinden aldığımız ortak yanıt “Mutlaka ellerinden geleni yapsınlar ve aramıza katılsınlar” oluyor. Savaş pilotlarında gördüğümüz en net özelliklerden biri de sadece ülkelerine değil mesleklerine de son derece bağlı oldukları. Bu nedenle pilotların tamamı “Bir daha dünyaya gelsem kesinlikle yine savaş pilotu olurdum” sözleriyle bu bağlılıklarını ifade ediyor.

Balıkesir ve Eskişehir’deki üslerde çekimlerimizi tamamladığımızda aslında sadece savaş uçaklarına ve pilotlara değil, bir ülkenin geçmişini, bugününü ve geleceğini koruyan son derece köklü bir yapıya şahitlik ettiğimizi bir kez daha anlıyoruz.

Üsten çıkarken bizi uğurlayan ‘Vatan toprakları kanatlarımızın altında daima hür kalacaktır’ yazısı ülkemizin geleceğine olan inancımızı bir kez daha tazeliyor ve bizi yarınlara daha umutlu taşıyor.

Türkiye’nin 'Çelik Kanatları' en zorlu görevlere hazır

Kaynak: TRT Haber

Yorum yapın