21. yüzyılın ilk çeyreğinde, Türkiye’nin benimsediği teşvik politikası yeni nesil teknolojilerin takibini kolaylaştırmış durumda. Elektrikli araçlar, yeni nesil hava sistemleri, uzay teknolojisi, silah sanayi ve orta-üst düzey teknoloji üretebilecek konuma erişen Türkiye 4. sanayi devrimine uyum için çabalıyor.
Teknolojik gelişim 19. yüzyıldan itibaren ülkelerin ana gündem maddelerinden biri olageldi. İngiltere, Fransa, ABD, Japonya ve Sovyetler Birliği gibi aktörler, belirleyici olarak süreçte yer alırken, birçok ülke de etkilenen olarak teknolojiyi takip etti. Türkiye ise geçmişte sanayi devrimini ıskalayan aktörler arasında yer alarak, etkilenen tarafta yer aldı. Ancak 21. yüzyılın ilk çeyreğinde, Türkiye’nin benimsediği teşvik politikası yeni nesil teknolojilerin takibini kolaylaştırmış durumda. Elektrikli araçlar, yeni nesil hava sistemleri, uzay teknolojisi, silah sanayi ve orta-üst düzey teknoloji üretebilecek konuma erişen Türkiye 4. sanayi devrimine uyum için çabalıyor. Bu çabanın bir göstergesi olarak araştırma ve geliştirmeye ayrılan kaynaklar artmakla birlikte kamu, teşvik ve yönlendirmeyle yerli üretimi destekliyor.
Türkiye’de Ar-Ge Faaliyetleri
Teknolojik üretimin temel girdisi olan Ar-Ge birçok bileşenin tetikleyicisidir. Türkiye ise son 20 yılda Ar-Ge faaliyetlerini artırarak hem insan kaynağını çeşitlendirdi hem de yeni nesil teknolojilerin ortaya çıkmasını sağladı. 2000’lerin başında kişi başına yapılan Ar-Ge harcaması 15,4 dolar iken 2020’de bu rakam 94 dolara yükseldi. Satın alma gücüne göre ise 43,8 dolardan 312 dolara çıkarak 7 kattan fazla artış gösterdi. (Tablo 1). 2000’lerin başında daha çok sağlık ve mühendislik alanında Ar-Ge faaliyetleri yürütülürken, 2020’de teknoloji ön planda tutulur hale geldi. 2000’de milli gelirin yüzde 0,5’ini oluşturan Ar-Ge faaliyetleri günümüzde yüzde 1,09’a kadar yükselmiş durumda.
2020’de 7,8 milyar dolarlık AR-GE harcaması gerçekleştiren Türkiye, satın alma gücüne göre 26,04 milyar dolarlık harcama yaptı. Satın alma gücüne göre yapılan harcama açısından dünyada 14. sırada yer alan Türkiye; İspanya, Hollanda, İsveç ve İsrail gibi ülkelerin önünde yer alıyor. Ancak diğer ülkelerin milli gelirden AR-GE’ye ayırdıkları pay göz önüne alındığında, istenilen başarı düzeyinin henüz yakalanamadığı görülüyor. 2020’de dünya genelinde AR-GE harcamaları 2,23 trilyon dolar. Türkiye 7,8 milyar dolarlık harcamasıyla küresel AR-GE harcamalarından yüzde 0,34 pay alıyor. Geçmiş yıllara kıyasla alınan pay artmasına rağmen, Türkiye ölçeğindeki bir ekonomi için daha fazla AR-GE harcamasına ihtiyaç duyulduğu çok açık.
Teknolojik Dönüşüm ve Savunma Sanayii
Türk savunma sanayii, ülke ekonomisi ve teknolojik gelişim için vazgeçilmez ve itici bir sektör haline geldi. 2002’de savunma sanayi için toplam AR-GE harcaması 49 milyon dolar iken günümüzde mevcut rakam 1,7 milyar doların üzerine çıktı. Savunma sanayinde faaliyet gösteren bin 300’den fazla firma için AR-GE harcamaları kritik önemi haiz. Çünkü silah endüstrisinde teknolojinin takibi ve ilk elden oluşturulması rekabet için gerekli. Ayrıca savunma sanayinde kullanılan teknolojilerin diğer sektörlere aktarılması farklı alanların gelişmesine yardımcı oluyor. Örneğin siber güvenlikte kullanılan yazılımların finans sistemine aktarılması daha güvenli bir bilgi ağı sağlar. İletişim teknolojilerinde öncü olan savunma sanayii, Türk Telekom gibi stratejik önemi haiz firmaların ileri teknolojiye adaptasyonunu kolaylaştıracaktır. Orduların zor fiziki şartlar için tasarlanan araç teknolojileri, TOGG’un rakiplerinin önüne geçmesine yardımcı olabilir. Savunma sanayinin sivil alanlara açılması, ABD örneğinde olduğu gibi küresel firmaların da ortaya çıkmasına katkı sağlayabilir. Örneğin dokunmatik ekranları ilk kullanan ABD ordusu, daha sonra mevcut teknolojiyi Apple aracıyla dünyaya ihraç ederek, trilyon dolarlık bir ekonomi oluşturmuştu.
Türk Uzay Ajansı, savunma sanayiinin önemli bir alanında faaliyet gösteriyor. Uzay yeni yüzyılın en çok rekabete maruz kalacağı saha olarak öne çıkıyor. Uzay’daki madenlerin işlenme ihtimali, izleme teknolojileri ve iletişim ağlarının yaygınlaşması birçok aktörü AR-GE faaliyetlerine yönlendiriyor. Son 5 yıllık süreçte uzay araştırmaları için 50 milyon dolardan fazla AR-GE harcaması yapan Türkiye’nin, daha fazla kaynak aktarımına ihtiyacı var. Özellikle ABD, Rusya ve Çin’in uzay faaliyetlerini artırdığı bir ortamda, Türkiye’nin geri planda kalmaması için, yeni nesil teknolojilerin oluşturulması elzem.
Teknolojik Üretim ve Ar-Ge İstihdamı
2020’de toplam 199 bine ulaşan AR-GE istihdamının yüzde 65,3’ü mali ve mali olmayan şirketlerde, yüzde 30’u yükseköğretimde ve yüzde 4,7’si kar amacı olmayan kuruluşlarda faaliyet gösterdi. Toplam AR-GE personelinin yüzde 32,1’i doktora ya da eşdeğer eğitim seviyesine sahip iken diğer istihdam edilen kişilerde de eğitim seviyesi oldukça yüksek. En fazla AR-GE harcamasının yapıldığı bölge olan Ankara’ya kıyasla en fazla AR-GE istihdamı İstanbul’da yer alıyor. AR-GE harcamalarının yapıldığı teknolojik yoğunluğa bakıldığında geçmişten günümüze yüksek teknolojinin payının arttığı görülüyor. Örneğin 2009’da AR-GE harcamalarının yüzde 32,5’i yüksek teknoloji için yapılırken 2020’de mevcut oran yüzde 44,7’ye ulaştı. Genel olarak orta yüksek teknoloji ve yüksek teknoloji alanlarına yoğunlaşan Türkiye’nin AR-GE harcamaları doğru bir ivmeye sahip. AR-GE’de istihdam edilen araştırmacıların hangi teknoloji yoğun alanlarda çalıştığına bakıldığında ise orta yüksek ve yüksek teknoloji sahalarının öne çıktığı görülüyor. AR-GE istihdamına paralel olarak harcamaların da daha çok büyük firmalar tarafından yapıldığı biliniyor. 2020’de toplam AR-GE harcamalarının yüzde 85,2’si, 250 ve üzeri çalışanı olan şirketler tarafından yapıldı.
AR-GE harcamalarının yoğun olarak kullanıldığı bir alan olan sanayi sektörü, Türkiye’nin uyguladığı politikadan pozitif etkileniyor. 2002’de 59 milyar dolarlık üretim gerçekleştiren sektör, 2020’de 201 milyar dolardan fazla değer gerçekleştirdi. Kişi başına düşen AR-GE harcamalarının artış eğiliminin sürdürülmesi; teknoloji, sanayi ve diğer alanlarda yakalanan başarının devamı için önemli. Satın alma gücüne göre son 20 yılda yüzde 836’dan fazla artan AR-GE harcamaları, Türkiye’nin ihtiyaç duyduğu teknolojik gelişimin temel bileşenidir (Tablo 1). Bu bileşenin orta ve uzun vadeli olacak şekilde kamu tarafından daha fazla teşvik edilmesi ise yeni nesil teknolojik gelişim sürecine, Türkiye’nin etkileyen olarak dahil olmasını sağlar.
Küresel Ar-Ge Harcamaları ve Türkiye
AR-GE faaliyetleri günümüzde dünya ekonomisi gelişim sürecinin temelini oluşturuyor. Aynı zamanda büyük firmaların küresel rekabette öne geçebilmeleri için AR-GE faaliyetleri büyük önem taşıyor. Dünyanın en büyük şirketleri AR-GE harcamalarında başı çekiyor. Apple, Ford Motor, Microsoft, Toyota Motor, Volkswagen, Samsung Electronics ve Intel’i bu şirketlere örnek vermek mümkün. Türkiye açısından ise en fazla AR-GE yapan firmalar genellikle savunma sanayii ile bağlantılı şirketler. ASELSAN, TUSAŞ, TOFAŞ, ROKETSAN ve Turkcell, Türkiye’de en fazla AR-GE harcaması yapan şirketlerin başında yer alıyor. Türkiye’nin en değerli firmaları arasında da üstlerde bulunan bu şirketler, AR-GE ile üretim değeri arasındaki bağlantıyı çok açık bir şekilde gösteriyorlar. Ancak küresel ölçekte rekabet için AR-GE harcama ve teşviklerinin artırılması gerekiyor. Özellikle teknolojik gelişimin hızı göz önüne alındığında Türkiye’nin daha fazla AR-GE’yi öncelemesi, ulusal ekonominin büyüme hızına katkı sağlayacak.
Türkiye’nin küresel AR-GE harcamalarındaki yerine yakından bakıldığında, ABD Kongre Raporu’na göre 2019’da 13. sırada yer aldığı görülüyor. Türkiye gelişmiş ülkelere kıyasla AR-GE harcamalarında satın alma gücüne göre iyi bir seviyede bulunuyor. Avustralya, Hollanda ve İsviçre gibi ölçek olarak Türkiye’den büyük ekonomilerin AR-GE harcamalarında Türkiye’nin gerisinde yer alması, teknolojik gelişim açısından ülkeye büyük yarar getirecek (Tablo 2). Özellikle savunma sanayiinde yakalanan ivmenin; sağlık, tarım ve imalat sanayi gibi alanlara taşınması, mevcut ivmenin farklı sektörlere yayılmasına yardımcı olabilir. Küresel ölçekte daha fazla firmanın ortaya çıkarılması için iş birliğini önceleyen, kaynakları daha verimli kullanan ve ileri teknoloji hedefleyen AR-GE politikası, Türkiye’nin ekonomik geleceği için hem gerekli hem de stratejik açıdan elzemdir.
Kaynak: Kriter Dergi / Deniz İstikbal